AHMETLER YAYLASINDAKÄ° OBALARIMIZ
Oba Yerlerimiz, Yurt Yerlerimiz ve Obruklar
Ben yaylada KumluboÄŸaz’da doÄŸmuÅŸum. Anam öyle söylerdi. Günü, ayı, senesi belli deÄŸil. Bir Güz mevsimi olsa gerek. Çünkü benim çocukluÄŸumda bizim köylüler Mayıs ayı içinde yaylaya çıkınca bir ay kadar Kuyu ve Ä°malı civarında otururlardı. Bir ay sonra AkdaÄŸ’daki karların birazı eriyip hayvanların gezmesi mümkün olunca, örenlerin üstünden kar kalkınca AkdaÄŸ’a göçerlerdi. AkdaÄŸ’da birkaç ay kalınır, karlar tükenip hayvanlar susuz kalınca obalar güzleye Aldürbe ve Yeroluk civarına göçerlerdi. Bu bilgilerden yola çıkınca Aldürbe – KumluboÄŸaz da güzlek olarak kullanıldığına göre ben güz mevsiminde doÄŸmuÅŸ oluyorum.
“DeÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey deÄŸiÅŸimin kendisidir” ve “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.” DemiÅŸ ünlü düÅŸünür Heraklitos.
ÇocukluÄŸumdan bu güne çok ÅŸeyler deÄŸiÅŸti. Köprülerin altından çok sular aktı. Benim çocukluÄŸumda Ahmetler köylüleri baharın, yazın, güzün nerelerde oba tutarlardı, hangi yurt yerinde kimlerin obası vardı, kısaca bir göz atalım. Sonra da bu gün durum ne merkezde bir bakıp, nerden nereye gelmiÅŸiz ne gibi deÄŸiÅŸimler olmuÅŸ bir kıyaslayalım.
***
Ä°lkbaharda (Mayıs – Haziran. Yuvarlak bir ay) oba tutulan yerler:
Ahmetler Kuyu’sundaki obalar:
Eskilerin anlattığına göre eskiden köylülerin tamamı ilkbaharda Kuyu’da otururlarmış. Benim hatırladıklarım:
Emir El
Molla Mehmet El
Åžaban El (Kara BeÅŸir)
Kurna Dibi’nde AÅŸçı Mehmet Emmim, Adıgüzel Dayım ve bizim obamız da vardı.
Kurna Dibi’nde ve Kuyunun deÄŸiÅŸik yerlerinde köylülerimiz arılık da kurmuÅŸlardır. Ben bile Ahmetler Kuyu’sunda üç deÄŸiÅŸik yere arı koydum. Bazı arı konulan yerlerde arıları koymak için alt yapı yapılmıştır. Sözgelimi rüzgâra karşı korunak yapılmıştır, sel suyuna karşı düzgün sıralı taÅŸlar dizilmiÅŸtir. Böyle emek verilmiÅŸ yerler sahiplenmiÅŸ sayılır; baÅŸkası oraya arı koymaz. Burası taÅŸları düzenleyenin arlığı olarak bilinir. EÄŸer bu alt yapıları yapan arıcı gelmeyecekse ona sorulur ve öyle arı konulur. Ama alt yapı olmayan yerlere kim erken gelirse o arılarını koyar.
Ä°malı’da: Topal Hasan, çocuklarının oba yeri vardı. BoÅŸ olduÄŸu seneler baÅŸkaları da otururdu.
Çırlavık’ta: Pantır El'in oturduÄŸu obalarda Gedik Hüseyin, Yirik ÇavuÅŸ ve Koca Mustafa’yla Zobu ve MukuoÄŸlu’nun obasları.
Karakoyak’ta: Deli Hacı ve Küçük Osman’ın obası.
Ä°malı Ardı’nda: Tülüce ve Kısaca’nın obası, Höke Yusuf’un obası, Kara Mehmet ve Deli Ahmet’in obası.
***
Yazın (Haziran, Temmuz, AÄŸustos) oba tutulan yerler: Temmuz AÄŸustos aylarında Ahmetlerlilerin oturduÄŸu yurt yerlerinin genel adına AkdaÄŸ denir. AkdaÄŸ’daki oba yerlerimiz:
Aylıca’da 3 oba vardı. Emir El, Sarı Mehmet El, Tülüce ve Kısaca El
Musabaylıcası’nda Deli Hacı ve kardeÅŸi Küçük Osman’ın obası vardı. (Burası Akça Musa’sının oba yeri olmalı. Adını ya Akça Musa’sından ya da onun Musa adlı bir dedesinden almış olabilir. Musa Aylıcası > Musa Baylıcası ÅŸeklinde deÄŸiÅŸmiÅŸ olabilir.)
BozlaÄŸan’da 5 oba vardı:
Molla Mehmet El,
Kara Abdullah El,
Tekeli El
Kara Osman El,
Adıgüzel El (Pantır Emmi ile)
(Ben çocukluÄŸumda kepeneÄŸi terkileyip gece oÄŸlak gütmeye BozlaÄŸan’da Molla Mehmet Elin içindeyken gitmiÅŸtim.)
KızıleÄŸriönü’nde 2 ya da 3 oba vardı: Pantır El daha çok burada ve Çırlavık'tta otururdu. Yirik ÇavuÅŸ, Koca Mustafa obası, Zobu ve MukuoÄŸlu’nun obası vardı.
Tomsubaşı’nda 2 oba:
Topal Hasan ve çocuklarının obası,
Emir Elin obası vardı.
Bu obalarda yeni sürü oluÅŸturanlar otururdu. Bazı seneler de boÅŸ kalırdı. Ben Mehmet DayımÄŸille beraber oturduÄŸumuzu hatırlarım. Tomsubaşı’nda bazen Åžaban El de otururmuÅŸ.
Sayyatak’ta: Höke Yusuf ve oÄŸullarının obaları,
Güllü Belen’de: Kara Mehmet ve Deli Ahmet Elin obaları,
Katırcı Ä°ni’nde: Kara BeÅŸir Elin obası vardı.
***
AkdaÄŸ’da akarsu ve kuyu yoktur. Ä°nsanlar sularını karlardan saÄŸlarlar. Ä°lkin oba yakınındaki kayaların dibinde kışın birikmiÅŸ ve sıkışmış kar yığınlarından temiz bir kazma ya da daha çok nacak ile sırtta taşınabilecek büyüklükte kar “kös”leri kesilir, bunlar sırta yüklenilir, getirip çadırın önündeki özel olarak hazırlanmış düzgün ve hafif meyilli bir taşın üstüne konur. 50 – 100 cm. uzunluÄŸunda olan kar kösünün bir ucu taÅŸtan dışarıya uzatılır. Bu kar uzantısının altına bir helke konur. Karlar eridikçe damlaya damlaya helkeyi doldurur. Dolan helkedeki su güÄŸümlere, ibriklere, su kabaklarına ya da baÅŸka kaplara konur. BoÅŸalan helke tekrar karın altına konur ve dolmaya devam eder. Gündüz karın üstü açılır ve güneÅŸi görürse kar çabuk erir ve “cirleyerek” akar. Genelde kar kösü toz olmasın diye üzerine bir kilim veya “melese” gibi örtü örtülür. EÄŸer evde kullanılmayan boÅŸ kazan veya tokat gibi kaplar varsa kar kösü bunun içine de konabilir. EÄŸer kar böyle kazan içinde erirse yüzünde köpük oluÅŸabilir.
Hayvanların sulanması için kar yığınlarının önüne bir karış derinliÄŸinde “su yalakları” kazılır. Bir sürünün sulanabilmesi için bir kar yığını önünde 10 kadar kar yalağı olması gerekir. Kar yalakları eriyen kar suları ile dolar. Hayvanlar da bu yalaklardaki sularla sulanır. Haziran, Temmuzda karların hızlı eridiÄŸi günlerde kar yığınlarının önünde derecikler de oluÅŸabilir. O zaman hayvanların sulanması daha kolaydır. Bizim köyde hayvanlara yuvarlak 20 günde bir kere tuz verilir. Ä°nce öÄŸütülmüÅŸ kaya tuzu düzgün taÅŸlar üzerine dökülünce hayvanlar onu kümelenerek iÅŸtahla yalarlar. Hayvanlara tuz verildiÄŸi gün onların muhakkak sulanması gerekir.
Kalın kar katmanları eriyip tükenince (AÄŸustosta) karlar “kar koyakları” ya da obruklardan alınır. Kar koyaklarından kar çıkarmak için bir patika yapılabilir. Ancak kar obruklarından kar çıkarmak zordur. Ya daÄŸcılar gibi tırmana tırmana inip çıkacaksınız, ya da kuyudan su çeker gibi ip ile aÅŸağı inip kesilen karları yukarı çekeceksiniz.
***
AkdaÄŸ’da yazın hiç kar tükenmeyen 3 tane obruk var: Aylıca, BozlaÄŸan ve Güllü Belen’de. DiÄŸer oba yakınlarındaki kar koyakları ve kar obruklarındaki karlar güzün tükenmektedir.
Obrukların bazılarında kar yoktur. Yaz boyunca keçi ve koyun sütlerinden yapılan yaÄŸ, peynir, katık ve çökeleklerin bozulmaması hatta olgunlaÅŸması için bu obruklara konur. ObruÄŸa atılıp olgunlaÅŸtırılan peynir ile atılmayan peynir arasında çok fark olur. Obruklar, süt ürünlerinin doÄŸal soÄŸuk hava deposudur. Alıcı bulunca ya da güzün köye göçüleceÄŸi zaman bu obruklardan ürünler çıkarılıp taşınır.
Mehmet Güngör obruklarla ilgili bazı bilgiler göndermiÅŸ. Kendisine teÅŸekkür eder, bilgileri buraya ekliyorum:
“AkdaÄŸ’daki obruklar:
Tomsu Başı çağşırlığının tepesindeki obruÄŸun (kar tutmaz) peyniri güzeldir.
Güllü Belen obruÄŸu; 2 katlı yaz boyu kar tutar. Peyniri güzeldir. Güllü Belen’de ben Åžaban’ı iple salardım obruÄŸa. O peynirleri takardı ben çekerdim. Bir defasında ekim ayı idi, "Åžaban sen burada kal ben gidiyorum.” deyip sesimi kestim. Åžaban aÄŸlamaya baÅŸladı aÅŸağıda.
Aylıca obruğu: Tek katlı yaz boyunca kar tutar.
Bozlağan obruğu: 2 katlı yaz boyunca kar tutar.
Çakılbaşı obruÄŸu (Kır oÄŸruk): Kar tutmaz, Sayyatağın karşısında, çağşırlığın kuzey kıyısında tepededir.
Eğrigar koyağında 2-3 tane var.
Ä°malı Dipsizi: Ä°malı ininin kuzeyinde kaç metre olduÄŸu bilinmiyor. TaÅŸ atınca çok derin olduÄŸu anlaşılıyor. Kuytu bir yerde bulunur.
Tomsubaşı düneÄŸinin eteÄŸindeki obruk, 2 katlı, kar tutmaz ve çok derindir.”
***
Güzün (AÄŸustos, Eylül, Ekim) oba tutulan yerler:
Aldürbe Kumlu BoÄŸaz’da Höke Yusuf, Topal Hasan ve çocuklarının obaları vardı.
Kireç Koyağında: Bazı seneler Yirik ÇavuÅŸ oba tutardı.
OrtataÅŸ’ın dibinde: Deli Hacı devamlı otururdu. Bazı seneler baÅŸkaları da otururdu.
Aldürbe Çapırının dibindeki koyaklarda: Tekeli El,
Kısaca ve Tülüce El, Kara Abdullah ve kardeÅŸi Küçük Mustafa obaları vardı.
Yeroluk’taki Sığır Koyağı’nda: Molla Mehmet El, Karamuklu Oluk’ta Emir El veya baÅŸkaları, Kızıl Oluk’un üstünde deÄŸiÅŸik aileler otururdu.
Yer Oluk’taki AÅŸağı Oluk’un önündeki koyakta güzün ErengeriÅŸi’nden Hacı Ahmet ve çocukları otururdu. Yer oluk’ta hayvanların sulandığı 3 tane oluk vardı: Kızıl Oluk, Karamuklu Oluk, AÅŸağı Oluk.
Aldürbe oluÄŸunun üstünde: Emir El otururdu.
Çırlavık’ta: Yirik ÇavuÅŸ, Koca Mustafa obası, Zobu, MukuoÄŸlu obası vardı. Çırlavık’ta da bazı seneler deÄŸiÅŸik aileler otururdu.
Aldürbe’nin batısında Zindan’ın yanında Kepezli Maşılı ve Topal Ahmet otururdu. Maşılı ve Topal Ahmet yaylaya çıkmaz olunca Gençler Köyü’nden Deli Hüseyin bazı seneler güzün burada konakladı.
…………………
Ahmetler obaları neden bu kadar birbirinden aralı kurulmuş?
Her obada bir davar bir de oÄŸlak sürüsü olmak üzere en az iki sürü olduÄŸunu düÅŸünelim. 14 obada 28 sürü olur. Ayrıca aynı ailenin koyun ve kuzu sürüleri de olabilir. Onları saymasak bile 28 sürünün bir arada bakılması çok zordur. Sürüler birbirine karışır, Köpekler sık sık dalaşır. Hır gür, kavga gürültü çok olur. Bunu fark eden köylülerimiz mallarının rahatını düÅŸünerek obalarını birbirinden ortalama yarım saat yürüme uzaklığında yurt yerlerinde kurmuÅŸlar. Böylece her oba sürülerinin yayılma alanı da geniÅŸlemiÅŸ ve belirlenmiÅŸ. Obaların ve çobanların tek ve yalnız olması hayvanların bakımı açısından doÄŸru ve faydalı görülmüÅŸ. Bu konuda deyimler tekerlemeler bile üretilmiÅŸ:
Çok çoban çokuÅŸur
Ä°ki çoban takışır
Gözünü sevdiÄŸim tek çoban
Sürüye o iyi bakar iÅŸte.
Hacı Ahmetliler (ErengeriÅŸlilere Hacı Ahmetli de denir.) ve Tepeköylüler Kuyu’da bir arada oturabiliyor. Hır gür olmadan geçinip gidiyorlar. Nedeni, fazla sürü olmayışındandır.
………………….
Bizim aile gibi davarı az olanların ayrıca bir sürüsü olmaz. Az davarlılar sürü sahibi birinin ardına yama olur, ya çobana yıllık bir ücret verir (çoban oÄŸlağı) ya da (benim gibi) çocuÄŸu varsa çobanın yanına “çeltek = yardımcı” verirlerdi. Gene de çobana yaranamazlardı. Sık sık sürü deÄŸiÅŸtirirlerdi. Benim hatırladığıma göre biz de bu yüzden birkaç kere oba deÄŸiÅŸtirmiÅŸtik. Molla Mehmet El, Sarı Mehmet Dayım El, Kara Osman Emmi El, Hacı Dayım El… Ben çobanlığı bırakınca oba deÄŸiÅŸtirmez olduk. Yaylaya da göçmez olduk.
Ahmetlerin bu oba yerlerinde oturanlar genel olarak her sene aynı yere gelip otururlardı. Ama bazen de deÄŸiÅŸiklik olurdu. Oba ve sürü sayısı bazen bir iki adet azalıp çoÄŸalabiliyordu. Sözgelimi iki ailenin davarı azalmış. Davarlarını karıştırıp bir sürü yaparlardı. Böyle olunca oba yerinin biri boÅŸ kalırdı. Öte yandan baÅŸka bir ailenin davarı çoÄŸalmışsa bir sürü olarak kalabalık geliyorsa kardeÅŸler mallarını ayırırlar ve ayrı iki sürü oluÅŸtururlardı. Yeni sürü sahibi de boÅŸ kalmış bir oba yerine otururdu.
Oba boÅŸalma olayı bazen de ailenin iÅŸ deÄŸiÅŸtirip yaylaya çıkmayı boÅŸlamasından kaynaklanırdı. Söz gelimi Molla Mahmut, Molla Abdullah Manavgat’a göçüp gitmiÅŸ, onların oturduÄŸu oba yerleri boÅŸ kalmış. Kara Osman Emmi (Osman Koç) davarı satıp kamyon aldı, oba yerleri boÅŸ kaldı. Deli Hacı ve kardeÅŸi Osman Dayı öldü geride kalanlar malcılık yapmadı; obaları boÅŸ kaldı. Köyden birçok aile Manavgat’a Antalya’ya göçüp yeni iÅŸlerde çalışmaya baÅŸladılar. Manavgat’taki camcıların babaları eskiden davarcıydı. Ya ÅŸimdi? Obalardan bazıları bu göçler sonucu boÅŸ kaldı.
………………………….
Ahmetler kuyusunda ErengeriÅŸ’li ve Tepeköy’lü nüfus çoÄŸalınca malcılık yapan Ahmetlerli köylülerin su sıkıntısından kalabalıktan rahatı kaçtı oba yerlerine gelmez oldular. Haritalarda “Ahmetler Kuyusu” yazarken oturan Hacıahmetlilerin kalabalıklığını görenler “Hacıahmetli kuyusu “ demeye baÅŸladılar.
…………………
O zamanlar Kuyu’da kışın ErengeriÅŸi’nde yaÅŸayan Hacı Ahmet, Molla Veli (Telef), Molla Mustafa, gibi ailelerin de obalarının olduÄŸunu hatırlıyorum. Ayrıca Tepeköy ve Sayköy’den de gelip yaylayanlar vardı. Benim çocukluÄŸumda ilkbaharda Kuyu’da oturan Ahmetlerli obası sayısı, diÄŸer köyler oba toplamından çok daha fazlaydı. Hatta köyüz insanlarının çoÄŸunun atası sayılan Pantır Dede’nin mezarı Ahmetler kuyusundadır. DiÄŸer mezarlıklarımız ise:
Aldürbe Mezarlığı
Çırlavık Mezarlığı
Çakılbaşı Mezarlığı olarak sayılabilir.
……………………..
Bu günkü durum:
Kepezliler yaylaya çıkmaz oldu. (Bir oba çıkıyor.)
Bizim köylüler KumluboÄŸaz’a oturmaz oldu. Ören yerlerinin taÅŸları taşındı, bu taÅŸlarla baÅŸka yerlere evler yapıldı.
Ahmetler Kuyusu’ndaki oba yerlerine oturulmaz oldu. Kurna Dibindeki oba yerleri hala boÅŸ durmaktadır. Örenler yıkılıp dağılmış durumdadır. Kuyudaki oba yerlerine de bizim köylüler gelmeyince ErengeriÅŸ ve Tepeköy’den gelenler ev yaptırdılar ve yazları oturmaktadırlar. ErengeriÅŸ ve Tepeköy’den yaylaya çıkanlarda Ahmetler’deki kadar sürü yoktur. Arıcılık veya yaylanın temiz, serin, nemsiz havasından faydalanmak için çıkmaktadırlar.
………………….
Ahmetler köylülerinin yarısı Manavgat’a, Antalya’ya göçüp gitmiÅŸ olsa da,
Eskisi kadar çok sürü olmasa da,
Gene de yaylada en çok davar besleyen Ahmetler köylüleridir. Mallarını besleyebilmek için yaylaya ihtiyaçları vardır. O nedenle yayladan vazgeçemeyecekler. Eskiden bu oba yerlerini doldurup taşıran ailelerin bazılarının torunları ÅŸimdi bu oba yerlerinde gene malcılık (küçükbaÅŸ hayvan besiciliÄŸi) yapmaktadırlar. AkdaÄŸ’daki oba yerlerinde gene sürüler var. Ancak yazla ve güzle obaları çeÅŸitli nedenlerden dolayı yer deÄŸiÅŸtirdi. Yazla ve güzle oba yerleri:
Ä°malı Önü,
İmalı Ardı,
Mahmut Koyağı,
Aldürbe Çapırının Dibi,
Çırlavık gibi yerlerde toplandı.
Bazı köylülerimiz arıcılık yapmaktadır. Arılar vesilesiyle yazın yaylaya çıkmaları gerekiyor.
Arıcılar ise daha çok Aldürbe – OrtataÅŸ’ın dibini ve Akkuyu Bucağını tercih ediyorlar. Bazı arıcılarımız da bazı seneler arılarını Kurna Dibi’ne götürmektedirler. Kuyu’da ve Kurna’da arı yayılımı Aldürbe’den 10 gün daha sonra bitmektedir. Eskiden çoÄŸumuz arılarımızı Kuyu’ya koyuyorduk, oradaki sıkışıklıktan dolayı götürenlerimiz azaldı.
Davarı ve arısı olmayan bazı insanlarımız da oralarda doÄŸup büyümüÅŸler; çocukluk anıları var. Ä°nsan çocukluÄŸunun geçtiÄŸi yerleri unutamıyor, Gidip görmek oralarda yeniden yaÅŸamak geliyor içinden. Ayrıca yaz aylarında sahil nemden ve sıcaktan kaynarken buralar serin ve sakin oluyor. Bu sakin ve serin ortam da insanları çekiyor.
ÇocukluÄŸumda hangi ailenin nerede, hangi yurt yerinde oba kurduklarını, ev yaptıklarını yazdım. Son zamanlarda köylülerimizin bazıları Ä°malı Önü’nde, Çapırın Dibi’nde, Akkuyu Bucağı’nda güzel toprakdam evler yapmışlar. Ä°ki km. ötede Ahmetler Kuyusundaki evler gibi düzgün ve rahat evler. Ama bu gün bu evlerde “felanca” oturuyor demeye çekiniyorum. Çekiniyorum çünkü Akkuyu Bucağı’ndaki 4 toprak damlı eve “kitabına uydurulup” ceza kesilmiÅŸ. Köylülerimiz cezalarını ödediler.
Åžimdi bir düÅŸünelim:
Yarım saatlik yürüyüÅŸ mesafesinde, Ahmetler Kuyusu’nda, aynı arazide ErengeriÅŸli ve Tepeköylülerin yaptırdığı aynı tip evlerden daha çok var. Düz mantığa göre, benzer arazide, benzer tip evler yapılmışsa ya hepsine ceza kesilmelidir, ya da hiçbirine.
Bu yaylada senelerden beri Ahmetler, Fersin, Gebece, ErengeriÅŸ, Tepeköy ve Kepez köylüleri iç içe beraberce yaÅŸamışlardır. YardımlaÅŸmanın, dayanışmanın, hoÅŸgörünün, iyi komÅŸuluk iliÅŸkilerinin örneÄŸini vermiÅŸlerdir. Arada bir köpek dalaşı olduysa da bunlar iyi komÅŸuluk iliÅŸkilerini bozmaya neden olmamıştır. Ä°nsanlar birbirlerinin kusurlarını da hoÅŸ görme yolunu seçmiÅŸlerdir.
Bir iki hasta ruhlu bozguncu, insanlarımızı kışkırtmak istediyse de itibar edilmemiştir.
Aldürbe OluÄŸu’nun yanındaki mezarlıktaki Ahmetler mezarlarının yazılı taÅŸlarını kırıp yok eden zihniyet, Aynı arazideki benzer tip onlarca evden sadece dördünü ÅŸikâyet edip “kitabına uydurarak” ceza kestiren sakat düÅŸünce her zaman vardır ve var olabilir. Öte yanda aklıselim sahibi insanlarımız böylesi kışkırtmalara itibar etmemekle kalmayıp bunları önlemeye de çalışmalıdırlar. Yani delisi olan delisini gütmelidir. Gütmezse ne olur? “Bir deli bir kuyuya bir taÅŸ atar; kırk akıllı taşı çıkaralım diye uÄŸraşır durur.”
Ünlü düÅŸünürün dediÄŸi gibi:
“DeÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey deÄŸiÅŸimin kendisidir”
DeÄŸiÅŸim devam eder. Umarım deÄŸiÅŸim devamlı iyiye doÄŸru devam eder. Umarım insanlarımız hoÅŸgörü içinde beraberce yaÅŸamaya devam ederler. Sabah ola, hayır ola.
Ali Varol - 26 Åžubat 2012 - Manavgat
***
Yazıda geçen yeni sözcük ve deyimler:
Birinin ardına (kıçına) yama olmak: Yama nereye vurulur? Giysinin en çok yıpranan ve en önce sökülen yerine. Buralar da dizler ve oturak bölgeleridir. Vücudun en çok kahrını bu yama vurulan yerler çekmektedir. Birinin ardına yama olursanız siz de onun kahrını çekmek zorundasınız.
Kepeneği terkilemek: Kepeneği taşınabilecek şekilde katlayıp, azık peştamalı ile bağlayarak omuza asmak.
Yurt yeri: Ä°çinde oba da olan hayvanların yayılacağı yakın çevre. BozlaÄŸan bir yurt yeridir ama orada 5 tane oba yeri vardır.
Oba: Hayvan besleyen yörüklerin kendileri ve hayvanlarının barınması için yapılan yapıların hepsi.
Oba yeri: Oba kurulan yer.
Ören: Çadır kurmak için harçsız taÅŸ duvardan yapılmış tek odalı ev.
Toprakdam: Çatısı toprak ile örtülmüÅŸ tek veya iki odalı yayla evi.
Cirlemek: Kar suları ilkin damla damla akar. Hava ısınınca damlalar birbirine ulanır ve bir iplik gibi uzayarak akar. Buna suyun cirlemesi denir.
MeleÄŸse, melese: Ä°plik ve yün karışımı ince ve seyrek dokunmuÅŸ kilim.
***
Obruklarlar yazısı ahmetler.net'tte çıkıncaobruklarla ilgili bir mektup aldım, bu konuda yeni bilgiler var.
***
Hocam umarım iyisinizdir..Ben ufak bir operasyon geçirdim o yüzden fazla bu konularla ve ilgilenemedim, bu kış biraz saÄŸlık sorunu yaÅŸadım..ama operasyondan sonra iyiyim. Bu vesile ile bile olsa beni hatırlayıp düÅŸünmüÅŸ olman beni çok mutlu etti.Ä°nanın bende sizleri hep hatırlarım. Arada Özgürle de görüÅŸüyoruz. kurban bayramında Barış ile de tanıştık:) Köyde isen yakında köye geldiÄŸimde bir çayını içmek isterim...
Yayla, oba yerleri konusuna gelince, güzel olmuÅŸ, ama oba yerlerine yakın olan oÄŸrukları da yazabilirsin. Mesela; Tomsubaşı’nın EÄŸrigar’a bakan yüzünde Çağşırlıkta bizim peynir
oÄŸruÄŸumuz vardı, Son göçtüÄŸümüzde kazan, helke, tokat vs gibi fazlalıkları oraya bırakmıştık hala orada duruyorlar. O obruÄŸu pek fazla bilen yok ama uzunca ve küçük bir aÄŸzı var.
Tomsubaşı Çağşırlığı’nın tepesindeki obruklar fazla kar tutmaz, peyniri güzeldir.
Güllübelen obruÄŸu; 2 katlı yaz boyu kar tutar, peyniri güzeldir. Güllübelen’de ben Åžabanı salardım obruÄŸa, o peynirleri takardı, ben çekerdim. Bir defasında ekim ayı idi;/
"Şaban, sen burada kal ben gidiyorum dedim, sesimi kestim. Şaban, aşağıda ağlamaya başladı.:)
Aylıca oğruğu;Tek katlı yaz boyu kar tutar..
Bozlağan; 2 katlı yaz boyu kar tutar.
Çakılbaşı obruÄŸu (KıroÄŸruk): Kar tutmaz, Sayyatak’ın karşısında, Çağşırlık’ın kuzey kıyısında tepede.
Eğrigar koyağında da 2-3 tane var.
Ä°malı dipsizi; Ä°malı ininin kuzeyinde kaç metre olduÄŸu bilinmiyor. TaÅŸ atınca çok derin olduÄŸu anlaşılıyor. Kuytu bir yerdedir.
Tomsubaşı düneÄŸinin eteÄŸinde; 2 katlı kar tutmaz derin.
Obrukların yerini ve önemini de yazabilirsin.
Selam ve saygılar, yengeme selam…
Ali Varol'un Yazısı
(ahmetler.net'ten alındı)