CORPORATE
Tarihten Bir Yaprak
FAKÄ°R KÖYÜN ZENGÄ°N GÖNLÜ
Yusuf VAROL
Kimimiz Ahmet Bey,
Kimimiz Ahmet Efendi;
Ya Ahmet AÄŸayla Ahmet Beyefendi?
(Orhan Veli Kanık)
Manavgatta yaptırılan ilk Ortaokulun temelinde “zengin” Ahmetler’in de taşı var…
Yıl 1954... Manavgat Ortaokulu için bir arsa bağışı yapılmıştır. Sıra binayı yapmaya gelmiÅŸtir. Bu iÅŸle ilgilenenler aralarında bir miktar para toplarlar; ama toplanan para okulu yapmak için yetersizdir. DüÅŸünürler, köylerden de para toplamaya karar verirler.
Öncelikle zengin köyler, toprak zengini, pamuk, susam zengini köylüler ziyaret edilir. Ne de olsa Manavgat’ın ova köyleri varlıklıdır ve ellerinin boÅŸ dönmeyeceÄŸini bilirler.
Orta Okulun yapımı için Sarılar Köyü’nden 25.00 TL, Hatıplar Köyü’nden 35.00TL, Seki Köyü’nden 40.00 TL, Çeltikçi Köyü’nden 30.00 TL, Ulukapı Köyü’nden 20.00 TL, Saraçlı Köyü’nden ve Kızılot Köyü’nden 35.00 TL gibi her köyden bir miktar para toplanır.
Okulu yaptırmayı kendine iÅŸ edinen ve buna ön ayak olanlar, Ahmetlerli Mustafa Ä°smet Özdemir’e de giderler. Mustafa Özdemir köyden Manavgat’a ilk kez taşınan ailelerden Mahmut Özdemir’in oÄŸlu genç bir tüccardır. Özdemir’e;
“Mustafa Bey sizin köye de gidilse olmaz mı? Ahmetler’in zengin köy olması lazım. Herkesin sürüsü var. Sen de kendi köyünden biraz para topla gel.” derler.
Mustafa Özdemir elbette bu görevi reddetmez. Ata biner, Demirciler, Belenobası, Hocalı üzerinden Ahmetler’in yolunu tutar. Payamseki’ye varınca yol kenarında keçileri otlatan çobanlardan biriyle karşılaşır. Kara BeÅŸir namıyla bilinen Mehmet VURAL, Özdemir’i at sırtında oralarda görünce seslenir:
“Mustaa’fendi, Mustaa’fendi! Nereye gidersin böyle?” Mustafa Özdemir;
“Köye gidiyorum BeÅŸir AÄŸa; Manavgat’a ortaokul yaptıracağız, köylülerden yardım toplamaya geldim.” der.
Kara BeÅŸir içerden gelen derin bir “Ahhh” çeker:
“Aah ahh, Musta’fendi! Ne iyi ettin de geldin! Benim cahillikten yediÄŸim dayak dünyanın öbür ucuna vardı.” der ve hemen az ötede sürünün öbür ucunda bekleyen oÄŸlu Gök Mahmut’a seslenir:
“OÄŸlum Mahmut! Hoyn Gök Mahmut!
“Ne var baba?”
“Ulan oÄŸlum bura bak! Sürüdeki en iyi tekeyi tut getir, okula vereceÄŸim.”
Mustafa Özdemir, bu kadarına hazır deÄŸildir, hemen atılır:
“Gara BeÅŸir, ben bu tekeyi nasıl götüreceÄŸim?” der.
“Kirteriz Musta’fendi, kirteriz.”
Gara BeÅŸir tekrar oÄŸluna döner:
“Gök Mahmut, sen ÅŸu en iyi tekeyi getir de tekenin boynuzunu kirtelim (Bellikleyelim).” der.
Mustafa Özdemir, bir perÅŸembe günü köye varır. Köyde o gece yatar. Sonraki gün Cuma namazından sonra odanın önünde köylüleri toplar ve ÅŸöyle der:
“KomÅŸular, hele beni bir dinleyin!”
Köylüler, köylerinden pazara taşınıp tüccar olan Özdemir’i can kulağı ile dinlerler. Mustafa Özdemir durumu anlatır. Manavgat’a bir ortaokul yapılacağından, bu okul yapılırsa Ahmetler’den gelecek çocukların da burada okuyacağından bahseder. Sonra her köyden yardım topladıklarını buraya da yardım için geldiÄŸini söyler.
Köylüler köyün içine dağılır, her ev gönlünden kopanı verir. Ve o gün Ahmetler’den 600.00 TL para ile 37 tane teke toplanır.
Mustafa Ä°smet Özdemir, büyük bir sevinç içindedir. Gururla Manavgat’a döner. Durumu arkadaÅŸlarına anlatır. Herkes ÅŸaşırıp kalmıştır: Bir, ovadaki arazi zengini ova köylerine bakarlar; bir de dağın başındaki çobanların köyüne, Ahmetler’e bakarlar… Sanki 50 köy bir Ahmetler etmemiÅŸtir.
Bu beklenmedik destek, Manavgattaki eÄŸitim ışığının fitilini ateÅŸler. Ahmetler’in gücü Manavgat’ta kendini gösterir. ve Manavgat Ortaokulunun yapımı, Ahmetler Köyünden gelen 600.00 TL ve 37 tekenin parasıyla tamamlanır.
ZenginliÄŸin para iÅŸi deÄŸil bir gönül iÅŸi olduÄŸunu herkes anlar.