CORPORATE
Zehra Özdemir Yazarın Tüm Yazıları
Zehra Deniz ÖZDEMÄ°R Manavgat DoÄŸançam köyünde doÄŸdu. Ä°lkokulu DoÄŸançam'da, Ortaokul ve Liseyi Manavgat'ta okudu. Bursa UludaÄŸ Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Ahmetlerli Mustafa Özdemir'le evli ve iki çocuk annesi olan Zehra Özdemir, ...
ANILAR PEŞİMİZİ BIRAKMAZ
Zehra Deniz ÖZDEMÄ°R
Uzaklarda yaÅŸadığım için içimde özlem duygusunu zaman zaman denizin dalgalarına benzetmiÅŸimdir. Sığ ve sakin bir deniz kadar durgun, kimi zaman da koca dalgalar kadar hırçınlaşır özlemlerim... Ama hayatta hiçbir zaman hiçbir ÅŸey imkansız deÄŸildir.
Dün gece çok özlediÄŸim bir arkadaşımı rüyamda görmemle uyandım. Bir an için keÅŸke uyanmasaydım diye düÅŸündüm; özlem giderdiÄŸim rüyam devam etsin istedim. Çünkü hayatını kaybetmiÅŸ olan arkadaşım rüyamda yaşıyordu.
Biz insanlar bukalemun gibi her ÅŸeye hem uyum saÄŸlar, hem alışırdık. Zamanla acılar bile hafifler unutulurdu. Acılar yerinde dururken hayat da devam ediyordu iÅŸte. Hüzünle andığım arkadaşımla bir anıyı hatırlamam yine de derinlerden gülümsetti beni...
Kış aylarında zaman zaman bahar günlerini yaÅŸarken sınırsız oynadığımız sokaklarda tek sınırımız akÅŸam eve dönmekti. GittiÄŸimiz okula her gün bir odun götürmek de günlük hayatımızın önemli ama küçük bir ayrıntısıydı.
Her sabah birer tane odun götürdüÄŸümüz okulumuzun hemen arkasındaki dere bize sesiyle teneffüs oyunlarında eÅŸlik ederdi. Ä°çindeki irili ufaklı taÅŸlar, kayalar, aÄŸaçların dalları derenin suyunu selamlar ÅŸekilde eÄŸilir ve köklerini derenin içine bırakırdı. Böyle bir yerde yapacağınız her iÅŸ sizi eÄŸlendirir. Ä°ÅŸte biz de bu dere kenarında heyecanı bulmuÅŸtuk; okula odun toplayacaktık. Derenin çağışı, o yaÅŸta içimizde ki yaramazlık duygularını kıpırdatmıştı. Niyetimiz ailelerimize bile söylemeden dereden odun bulacağız ve odunları okula bırakıp evden odun getirme yükünü de üstümüzden atmış olacaktık.
Evden aşırdığımız tahralarla, akan suya inat tüm cesaretimizi toplamış ve dereye inmiÅŸtik. Suyun çok soÄŸuk olduÄŸunu biliyorduk ama odun bulma heyecanı hepsini bastırmıştı. Aklımızca hem ailemize faydalı olacağız hem de okula bol bol odun yığacağımızın sevinci vardı. Büyük bir hevesle gücümüzün yettiÄŸi kadar odunları kesmeye çalışıyorduk. Sınıfın üç kızıyla birlikteydik. O gün çıplak ayaklarımızı taÅŸlarıyla inciten dere, bizi bol sularıyla karşıladı. Ne de olsa onun aldırmaz misafirleriydik. :)
Odun toplama deneyimimiz olmadığı için bu bize biraz zor geliyordu ama yine de bu iÅŸin heyecanına kendimizi kaptırmıştık. Her ÅŸey yolunda giderken birden bir çığlık duyuldu:
"Yılaan, yılaan!”
“ Kocaman hem de su yılanı!.." diye haykıran sesler kayalara yansımıştı.
O sırada birden elimizde ne varsa yere attık. Suyun akıntısına ters yönde, derenin basamağına düÅŸe kalka koÅŸturmaya baÅŸladık. Hani "kuru ipliÄŸim kalmadı" derler ya, iÅŸte biz de öylece ıslandık. Acımasızca ayağımızı çarptığımız taÅŸların acısını, sudan çıkınca bile hissetmeyecek kadar korkmuÅŸtuk; bir an sanki yılan arkamızdan geliyormuÅŸ gibi bir duyguya kapıldık ve dereden çıkınca derin bir nefes aldık.
Ortalık biraz sakinleÅŸtikten sonra yılan sandığımız ÅŸeyin uzun bir bez parçası olduÄŸunu anlasak da artık üÅŸümeye baÅŸlamıştık; odunlarımızı almak için dereye bir daha inmeye ürkmüÅŸtük.
Eve gelip iyi bir azardan sonra üzerimizi deÄŸiÅŸtirdik ama sonrasında en iyi arkadaşımın bronÅŸiti ağırlaÅŸmış birkaç gün okula gelememiÅŸti. Bu yüzden biraz suçluluk duygusuyla çok üzülmüÅŸtüm. Hem yılan sandığımız bez parçası bizi korkutmuÅŸ, hem de arkadaşım hastalanmıştı.
Åžimdi hayatta olmayan arkadaşımı rüyamda görmemle üzüldüm. Bir yandan da eski anılarıma dönerek o zamanlar korkulu anlar yaÅŸadığımız uzak günleri anarken derinlerden bir gülümseme hissettim. Hayat zaten böyle deÄŸil mi? Elimizde deÄŸil bu; bir yanda hüzünler sandıkta beklerken diÄŸer yanda neÅŸe bohçaları önümüze açılır.