CORPORATE
Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali MüÅŸavir
ATATÜRK’TEN TARÄ°HÇÄ°LERE MEKTUP VAR!
“Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir! Yazan, yapana sadık kalmazsa deÄŸiÅŸmeyen gerçek, insanlığı ÅŸaşırtacak bir mahiyet alır. Siz buna razı mısınız?” Gazi Mustafa KEMAL 16/17 AÄŸustos 1931
Mustafa KEMAL’in okuduÄŸu kitapların sayısı 5 bin civarında olup, Anıtkabir’dedir.
1912 Balkan Savaşı, 1914 Birinci Dünya Savaşı, 1919-1922 KurtuluÅŸ Savaşı, 24 Ekim 1923 Lozan AntlaÅŸması ve Genç Türkiye Cumhuriyetinin dünyaca resmen tanınması.
Hilafet, Saltanat,eÄŸitim öÄŸretim,sanayileÅŸme…, 1929 Dünya ekonomik bunalımıyla uÄŸraşırken “geçmiÅŸini bilmeyen geleceÄŸini kuramaz”ı en iyi bilen Mustafa KEMAL 1931 yılında bu günkü Türk Tarih Kurumu olan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurar ve aÅŸağıdaki konuların araÅŸtırılmasını ister.
“-Türkiye'nin en eski yerli halkları kimlerdi?
-Türkiye'de ilk uygarlık nasıl kuruldu?
-Türk halkının dünya tarihinde ve uygarlığındaki yeri neydi?
-Türklerin bir aÅŸiret olarak, Anadolu'da devlet kurmaları efsanesinin gerçeÄŸi neydi? '
- Ä°slâm tarihinin gerçek kimliÄŸi nasıldı?
-Türklerin Ä°slam tarihindeki rolü neydi?”
Zira mirasını devraldığımız 600 yıllık Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde bu konulara hiç girilmemiÅŸti!
Hep kafama takılmıştır, binlerce yıldır devlet olan, devletleri yıkılan ve yeniden kuran Türk’lerin; Bir devletin olmazsa olmazı olan yazılı tarihi sadece Orhun (732-737) yazıtlarından mı ibarettir?
Türkler’in yazılı tarihi nereye gitmiÅŸtir? (*)
“Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” Tevfik Bey (BIYIKLIOÄžLU) baÅŸkanlığında çalışmalara baÅŸlar.
Çalışma taslakları Atatürk’e aralıksız sunulur, Gazi sıkı takiptedir, çalışmalara katılır, görüÅŸlerini bildirir.
Ä°slamiyet, Halifelik ve Arap’larla ilgili yazılanlara Gazi’nin tepesi atar ve aÅŸağıdaki mektubu (mektupları) yazar.
“Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek BaÅŸkanlığı'na
[Mektubumuza açıklamadır]
Mektubumuzda heyetinizin gözlemine çok ÅŸeyler arz olunduÄŸunu zannederim. Bu görüÅŸleri içeren mektup yazılıp zarfa konulduktan sonra çok önemli olduÄŸu düÅŸüncemizde bir defa daha beliren noktaları dikkatinize sunmayı önemli gördük. Son senelerde Ä°stanbul’da yayınlanan gazetelerde Roman diye okuduÄŸumuz bazı eserler vardır ki, bunlar ÅŸüphesiz yüksek heyetinizin gözleminden kaçmış deÄŸillerdir; Bu roman sayfaları bence gerçek tarih belgelerinin yorumudur; bu roman sayfalarında görülen ÅŸeyler yaklaşık ÅŸöyle açıklanabilir. Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; (Ikre, Bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuÅŸ olan Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. Bu zihniyetle hareket edenler Ä°slam'dan önce Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler.(*)
Yazacağınız Ä°slam tarihinin de bu doÄŸrultuda toplayabileceÄŸiniz belgelere dayanarak açıklanmasını önemli görürüm.
Kudüs’ün teslim olunması için Patrik'inin koyduÄŸu ÅŸart üzerine Kudüs önlerine gelen Halife Ömer'in kölesi ile ortaklaÅŸa ve deÄŸiÅŸerek bir deveye binerek yol aldığını ve asıl kilise yakınına gelindiÄŸi zaman deveye binmek sırası köleye geldiÄŸinden ötürü Ömer'in yürüyerek Arap ırkından baÅŸka ve yüksek ırklardan oluÅŸan ordunun yüksek ve muhteÅŸem huzurunda o ordunun kumandanlarına karşı yerden taÅŸ alarak atmak suretiyle gösterdiÄŸi çıplak ve çıfıt Araplık, malumunuzdur. Bunu artık Türk çocuklarına bir erdem gibi okutmakta ısrar gösteren notları göz önüne almalısınız.
Bir hırka ve bir hurma hikayesi artık bir insanlık erdemi olarak gösterilmek felsefesi esas tutularak tarih yazılmamalıdır. Bunun gibi Arap ordularının bir çok esirlerinden bir köle sınıfı vücuda geldiÄŸinden bahsedilirken bu kölelerin Türk çocukları olduÄŸu dile getirilerek hangi taraf için ne anlamda bir övünme nedeni arandığı araÅŸtırılıp incelenmeden Türk tarihi içine konulmamalıdır.
Åžüphesiz Türkler için çok kahraman evlatlar, ÅŸu ve bu tarzda Arap halifelerinin sarayının içine hükümetinin teÅŸkilatının ve Arap adına fetholunan birçok vilayet ve eyaletlerde bütün zaferleri saÄŸlayan kuvvetlerin kalbinin içine girmiÅŸlerdir. Ä°lim, sanat ve bilhassa askerlik ve baÅŸkumandanlık mevkilerini elde etmiÅŸlerdir ve sonuçta Arap Ä°mparatorluÄŸu unvanını taşıyan bütün memleketlerde birinci derecede güç ve hakimiyet sahibi olmuÅŸlardır.
En nihayet Muhammed'in Halifesi unvanını taşımak maskaralığında bulunanları emir ve iradelerine boyun eğdirmişlerdir.
EÄŸer bunu yapmış olan insanlara köle demek uygunsa herkes bir ÅŸart dahilinde köleliÄŸi öÄŸünerek kabul eder. Efendiye, sahibe, hakime köle demek ve esir, önemsiz, deÄŸersiz adamlara efendi demek, tarihin ifade etmemizi emrettiÄŸi bir gerçeklik midir?
Tevfik Beyefendi!
Zakir Kadiri'nin ahmakçasına notlarım düzeltirken bu noktalara dikkat buyurunuz.
Bu münasebetle yüksek heyetinizin baÅŸkanı bulunan size hatırlatırım ki, yeni dünya ufuklarına açacağınız yeni tarih semasında dikkatli olunuz. Sonradan uydurma bir eser meydana getirerek ardından piÅŸman olmaktansa hiçbir eser meydana getirememek beceriksizliÄŸini itiraf etmek daha iyidir.
Ä°lim alanında ÅŸüpheli olmak, Mısır'ın Camii Ezher'i mezunlarına inanmaktan daha iyidir.
Camii Ezher varlığı ve prensipleri, mevhum denecek kadar hiç olan Ä°sa'yı yaratan apotrlar yetiÅŸtirmeye ne yazık ki kaynak olamamıştır.
Halbuki biz tarih yazarken Apotr deÄŸil; bizzat fiiller ve hadiseler sahibi arayan adamlarız. EÄŸer bunları bulamazsak meçhuliyeti ve bu noktada cehaletimizi itiraf etmekten çekinmeyelim. Apotr yaratmaya kalkışmayalım çocuÄŸum! Bizim mesleÄŸimiz bu deÄŸildir. Biz daima gerçeÄŸi arayan ve onu buldukça; ve bulduÄŸumuza inandıkça ifadeye cesaret gösteren adamlar olmalıyız!
Batı'nın, herhangi dilinde yazılmış olursa olsun, gözünüzden mütalaanızdan geçmiÅŸ olması doÄŸal bulunan tarih belgelerine dikkat etmiyor musunuz? Yüksek heyetiniz üyeleri içinde bu belgelerden görüÅŸünü heyetiniz huzurunda söyleyenler az mıdır? Bu sözler o yalnız heyetinizin deÄŸil, bütün Türk milletinin ilgisini çekmeye layıktır! Bunu yalnız aranızda deÄŸil, bütün Türk milleti önünde belirtiniz! Bu büyük gerçeÄŸi bütün insanlığa tanıtınız! KuruluÅŸ amacınızın büyük hedefi budur zannederim.
Bu yolda yürürken Camii Ezher kaçkınlarından mı yardım dileyeceksiniz?
Her ÅŸeyden önce kendinizin dikkatle ve itina ile seçeceÄŸiniz belgelere dayanınız! Bu belgeler üzerinde yapacağınız incelemede her ÅŸeyden ve herkesten önce kendi karar verme yetkinizi ve ince milli süzgecinizi kullanınız! Sizi büyük hedefe ancak bu görüÅŸlerden, kıskanç olmak ulaÅŸtırabilir. Yoksa dünyanın bin bir ÅŸarlatanı ve bin bir milletin tarihÅŸinas yaÅŸayan sokak politikacısının ve bunları yüksek ölçekte temsil eden Camii Ezher kaçkınının oyuncağı kılar.
Bana bu kadar çok söz söyleten nedeni açıklayayım:
Camii Ezher kaçkınını bulan sizsiniz. Eseri diye Ankara'dan ayrıldığım son günde önüme koyduÄŸunuz örümcek Arap yazılı paçavraları okuduÄŸunuz zaman derhal itirazımı serdetmiÅŸtim. Bunu nazarı dikkate alacağınızı vaat etmiÅŸtiniz! Ä°ncelemenizden geçtikten sonra bana verilen yazılar o kadar sersem ve cahil ve Camii Ezher kaçkını bu adamın mahsulü olduÄŸunu gördüm ki, sizi rencide edecek bir söz söylemeden bu paçavralar üzerinde yeniden çalışmaya mecbur oldum. Bu sözlerimi sizi utandırmak için yazmıyorum. Bu yazılarımı bundan sonraki mesainizde dikkat ve intibah dersi olması için yazıyorum.
Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir! Yazan, yapana sadık kalmazsa deÄŸiÅŸmeyen hakikat, insanlığı ÅŸaşırtacak bir mahiyet alır. Siz buna razı mısınız?
Türkiye'de yüksek baÅŸkanlığınızda ilk meydana getirilen Tarih Cemiyeti büyük dikkat uyanışını kullanarak ÅŸimdiye kadar bütün dünya milletleri içinde kurulmuÅŸ benzerlerini aÅŸan bir konum alacağına emin olduÄŸum Türk uygarlığının sevdalılarına hürmet ve muhabbetlerimi lütfen iletiniz.”
Gazi M. Kemal
16/17.8.1931
Yalova (Yalı ova)
Türk Tarih Kurumu’nda Gazi’nin altını çizdiÄŸimiz ünlü sözünün “Siz buna razı mısınız?” cümlesizi var. Nedense TTK bu mektubu (mektupları) bir sır gibi saklar. ÖÄŸreniyoruz ki Tarih kurumunda görev yapmış Prof. UluÄŸ Ä°ÄžDEMÄ°R, Prof. Enver Ziya KARAL, Prof. Ekrem AKURGAL bu mektuptan yazılarında sansürleyerek bahsederler, 80 yıldır kurum yetkilileri susar, görmezden gelirler.
Aslında tarihçisinden siyasetçisine yaÅŸamış ve yaÅŸayan tüm Türk büyükleri bunları bilir. Ama her nedense “görmedim, duymadım, konuÅŸmadım” üç maymun oyunu 80 yıldır oynanır durur.
Atilla ORAL, UluÄŸ Ä°ÄžDEMÄ°R arÅŸivinden çöpte bulunup sahafta satılan 21 sayfalık mektubunun fotokopine tesadüfen ulaşır. PeÅŸine düÅŸer, araÅŸtırır, inceler, sorar, soruÅŸturur, doÄŸrular ve “Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu” kitabını yazar. (Demkar Yayınevi - Haziran 2011)
* Harizm'in büyük Türk Bilgini Birunî, Harizm Uygarlığı'nın yok ediliÅŸini acıyla anlatır:
«Kuteybe, her çareye baÅŸvurarak, Harizmlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanları, bütün bilginleri yok etti. Böylece her ÅŸey karanlıklara gömüldü. Ä°slâm, Harizmlilerin içine girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öÄŸrenme olanağı bırakmadı.» 68 (Yıl: 705-716) “S. P. Tolstov - Le Kharezm Ancien S.113” den aktaran DoÄŸan AVCIOÄžLU -Türklerin Tarihi/ Cilt 3 Sy.1144