CORPORATE
Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali MüÅŸavir
BÄ°R HASTANE ANISI
BÄ°R KAYBOLUÅž ÖYKÜSÜ
Hastayım,
Bir haftadır kafesteyim,
Göremedim yaylamı köyümü,
Acıyı katık ettim,
Yedim öÄŸünümü.
Zeytinimizin terini,
Arımızın balını.
Yemeseydim,
Köyümün üzümünü,
Kara incirini,
Bunca direnemezdim.
Özümü oymağımdan,
Özsuyumu,
Ana sütüne eÅŸ,
Keçi sütünün kaymağından aldım.
Uzun ince yollara sayelerinde daldım.
***
Bülbülü altın kafese koymuÅŸlar ah vatanım demiÅŸ. Tam da böylesi duygular içindeyim.
Çalapala “Gebeceli Pazara Geder” gibi yazacağım.
Bizim Gebeceliler zanaatkar, çalışkan ne güzel insanlar. KonuÅŸmaları da yüksek sesle açık ve net, tam demokrasi.
Ä°ki sene önce saÄŸ ayak kaytarmaya baÅŸlayınca hemÅŸehrisi beyin cerrahı Doç. Dr. Ahmet BEKAR’ı aradı.
“Gel ama biraz beklersin” dedi. Ücreti girerken alıyorlar, çıkarken koyverip salıyorlar. Ä°ki saat bekledi. Baktı derdi birken bin olacak, evrakları yırtıp çöpe atıp en iyi Hızır Ä°lyas/Hıdırellez (Hızır = Kara’daki, Ä°lyas = Sulardaki koruyucumuz) insanın kendisidir deyip bu günlere geldi.
Her erkek gibi alışveriÅŸ merkezlerini sevmez. On Dakka geçmez saÄŸ ayak ortalıkta yok. Ä°ÅŸin kötüsü hanımı kaybediyor bulamıyor. Hanım zaten 7 kez tavaf edip sekizinci de alışveriÅŸ yapıyor .Raflar dersen bubi tuzaklarıyla, mayınlarla dolu. EÅŸi “benimle olmamak için böyle yapıyorsun” kuruyor. Ä°ÅŸe bak,bir de adı madrabaza çıkıyor.
Oldum olası Hasta,Hastane, Hapisane 3H fobisi var. Uzak durur önlerinden bile geçmez. EÅŸi bir gün televizyonda bel fıtığıyla ilgili bir program seyretmiÅŸ telefonda kükrüyor.
“Alo, canısı senin hemen ameliyat olman gerekiyor, ben sana falanca güne randevu aldım.” deyip ”Evin direÄŸi” yıkılıyor sendromuna giriyor. Kaburga kemiÄŸi endiÅŸeli.
Gittikleri doktor “korseyi ilaçları kullan 15 gün sonra gel” demiÅŸti, o da zamanında gidiyor karşısına ameliyat çıkıyor. Otuz beÅŸ yıldır mesleÄŸi öküz altında buzağı aramak olan denetçi bir adem bu kadar kolay kafese girmez diyor bir de fizik tedaviciye görünüyor. O ise elime bir ÅŸema verip ÅŸu hareketleri yap hükmüne vardı. EÅŸimse boyuna emar emar deyip ameliyat nakaratında. Bir de ÖSSY’e girecek Elif’ime aÄŸzımdan kaçırdım, karşı güçler birken iki oldu. Elif arıyor, “aba araÅŸtırdım çok risk altındasın”, hanım öbür taraftan “sen ne zaman ameliyat olacaksın?”
Elimde bel röntgeni ile beyin cerrahına gittim. Ä°ki kağıt tutuÅŸturdu elime biri hareketli omurga röntgeni diÄŸeri emar için. Randevuyu aldı 14,30 ve 16,30.Aynı firma ama biri Hanya’da,diÄŸeri Konya’da. Zamanında Hanya’dayım: “Daha önce geldiniz mi, ilaç kullanıyor musunuz?,… ıvır zıvır. Hepsine aynı cevap:
“Aspirinden baÅŸka yabancı güç deÄŸmemiÅŸtir bedenime, organiktir her yerim.”
Hemen kameranın karşısına aldılar,mesleÄŸini her ÅŸeyin üstünde tutan bir kızcağız bir film çekti, alet bozuldu. No’ldu?
“Elektrikçi gelecek, 30 Dk bekleyin.”
“Gelmez dedim.Saat 16,00’ya geldi tamirci yok.
“Beni arayın yarın gelirim, yoksa hır çıkaracağım fobim 4 H oldu.”
“Size ‘Nazar’ deÄŸdi” dediler.
Konya’ya 5 dakika önce yetiÅŸtim, aynı sorular 4H fobimi hatırlattım, herkes bana baktı, bi tanesi:
“Abi ne iÅŸ yapıyon?” dedi.
Anında cevapladım:
“Keçi Çobanıyım.”
Ortalıkta uhrevi bir sessizlik. Yarım saat geçti ses yok. ÅŸöyle bir kıpraşıp sekreterlere bıyık burarak bakış attım. 60 Dakka oldu hala tık yok. Direkten;
“Åžimdi burayı harabeye çevireceÄŸim” dedim. Al sana 5H. Kızlardan birisi kendinin duyabileceÄŸi bir mırıltıyla
“Anastezili bir hasta geldi, odada o var” deyip, “size Nazar deÄŸdi”’yi ekledi.
Neyse beni uzay gemisi gibi bir aletin içine aldılar. YerleÅŸtirip ikinci bir emre kadar hiç kıpraÅŸma talimatı verdiler.Ale, uçağın pistte hareketi gibi bir uÄŸultuyla baÅŸlayıp makinalı tüfek atışları, arada bir nokta atışları, uçaksavarlar, ihtiraklı top mermileri, ortalık yıkılıyor, saÄŸ ayak kopacak. Ä°drar kesesini zor tutuyorum, sanki olimpiyatlarda madalya kazanacak atlet gibi 10 dakika diÅŸimi sıkıp, “dayanaksın”’ı tekrarlıyorum.
Ertesi gün elimde bir çuval film doktorun karşısındayım. Karar: “Sende bel fıtığı, 4., 5. omurgalar arası disk kayması, sonun felç olabilir. Sonuç: Acilen ameliyat. Maliyet ve iÅŸ planını alıp çıktım.
Doç.Ahmet BEKAR’dan randevuyu aldım. Sıra bana geldi karşısındayım. Ahmet gürledi:
“Ayrıca senin 5. omurganın 4’e basan saÄŸ kulakçık kırık, kesin ameliyat. Ä°yi ki baÅŸka yerde olmamışsın felç olurdun.”
Burda n’olurum. Bizim Åžeref’in oraya kafeslen, gerisini merak etme sen.
Az sonra yakışıklı Yörük tipli genç biri ÅŸimÅŸek gibi girdi odaya.
“Ben Doçent Dr. Åžeref DOÄžAN…” Direkt daldım:
“Beni mıhlayacakmışsın.” Bastı kahkahayı.
“Abi nerelisin?”
“Antalya….”
“Ben de Adana…Sıcak kanlı, iki Akdeniz çocuÄŸu. HemÅŸeriyiz. Bu iÅŸ tamam. Yarın yat, ertesi gün 16.30 operasyon.” Mustafa kemal gibi; ““Beni Türk Hekimlerine (mi) emanet edeyim. Benden bir yaÅŸ küçük öldü ama etrafındakilerin çoÄŸu 70-80’i buldu, dalya diyenler bile oldu dedim. GülüÅŸtük.
17.06.2009 saat 16.20 ameliyathane kapısında sedyede üryanım. EÅŸim kapının önünde. Önümde bir kapan var yüzü koyun yatırıp her yanımı fiÅŸleyip, orta direÄŸi iÅŸleyecekler. Ekip’e bakıyorum, biz can derdindeyiz, ohooo onlar ÅŸölende, keyfi alemdeler. Bir taraftan da arı gibiler, takviyeli 5. vites iÅŸlerinin peÅŸindeler.
Bir Dr.Elif BAÅžARAN var ya bu çocuk ne yer ne içer ne zaman yatar, kalkar akıl erdiremedim, tam bir melek. Kızların hepsi sıfır beden, kırlangıç sürüleri gibi bir oraya bir buraya günde en az 20 km yol yapıyorlar. Saat 17’ye 10 var, “yatır” diyorlar, Åžeref’in BaÅŸyardımcısı olduÄŸunu sandığım topsakal çocuk Hikaye Dosyası yok diyor. Oluyor 6H. Mezbaha gibi bir yer, aynı anda 6-7 kurban var, Benim KöroÄŸlu kapının önünde. Birisi bana;
“10’dan geriye doÄŸru say” diyor, karşıdaki saate bakıyorum, tam 17.00’ye geliyor.
“On” diyorum, gerisi yok.
Saat 20.00 bekleme odasında sadece bizim hanım kalıyor.Herkes geldi evimin direÄŸi yok,baÅŸlıyor ayılıp bayılmaya. Bir görevliye takılıyor gözü, can havliyle soruyor;
“Herkes çıkalı aylar oldu, benim kocam n‘oldu?”
“Neydi seninkisi?”
“Bel kayması. Ooooooo riskli. Bizimkisi benim kocamı öldürdüler” diye dertlenip yarım saatte 2 kilo veriyor. AÄŸlamaklı, topaç gibi dönüyor, 20.50 ‘de harika çocuklar beni gezegenimize fırlatıyor.
O da ne, sanki vücudumun her tarafı diÅŸ olmuÅŸ zangır zangır 5 dakka titriyor,21.00 de odama itiliyorum.
Benim Lokman HekimliÄŸime göre; insan vücudunda milyarlarca mikrop var. DoÄŸanın en karmaşık savaşı burada sürüyor. YaÅŸamımızı sürdüren dost kuvvet mikroplarla ,bizi yok etmeye çalışan düÅŸman kuvvet mikroplar karşı karşıya. Ben doÄŸacıyım, organikçiyim. Mümkün olduÄŸunca insan vücudunu kendi öz güçleri tedavi etsin düÅŸüncesindeyim. Bağışıklık sistemi çökmesin, inorganik müdahalelerle dost mikroplar rehavete kapılıp hazır balık yemesin, sürekli balık tutsun ve kendini geliÅŸtirip hazır kıta olsun. Onun için Tıp’çıların Alternatif Tıp dediklerine ben geleneksel tıp diyorum. Çünkü modern tıp yokken “Koca Karı Ä°lacı “ vardı. Bakın bizim Yörük kültüründe büyük anne büyük baba yoktur. Büyük anneye EBE deriz, büyükbabanın karşılığı DEDE’dir.Onun için çağımızın saÄŸlıkçı EBE’leri bu Ünvanı atalarımızdan devralmışlardır.
ArÅŸimet hamam sefasında “suyun kaldırma kuvvetini” keÅŸfetmiÅŸ ya, ben de hastane kafesinde bir ilaç bi rde hastalık keÅŸfettim. Ziyaretçi Hastalığı. Karpuz, su ilacı. Doktorlar Çince günde günde e naz 20, bazıları 50 km yol koÅŸup, Hungara Munga, Humus, Sumulus, Kumulus tarzında bir dil konuÅŸuyorlar. Türkçeyi bilip bilmediklerini anlayamadım.
Ziyaretçiler Her Konuda uzmanlar. Derdin yoksa ziyaretçi gelsin, dert zengini olursun. Ne kadar çok ziyaretçi gelirse o kadar ziyaretçi hastalığı riski var.
Doktor dostlara önerim, hastalıklar Listesine Ziyaretçi Hastalığı’nı reçetelerine en geliÅŸmiÅŸ idrar söktürücü olan Karpuz’u ilave etsinler.
Hastalara önerim, iyileÅŸinceye kadar hayvanların yaptığı gibi ve benim uyguladığım gibi kimseye haber vermeyin, kendi kabuÄŸunuza çekilin, yoksa doktorun elinden gelen bir ÅŸey saÄŸlam çıkamazsın.
Burada hastalığa da bir çift sözüm var:
Onca götlü göbekli adam varken, obezite de dünya birinciliÄŸine koÅŸan ülkemde,1,78 boyuyla 40 yıldır 65-67 kiloya demir atmış deri kemikten müteÅŸekkil bir adamda ne iÅŸin var. Salak mısın ? Akıllı hastalığın olacağına, salak hastalığın olsun.
Aslında ben Darüssaade AÄŸası Hacı BeÅŸir AÄŸa’yı yazacaktım. Neyin nesi, kimin fesi. “Defter-i Köhne” yi inceleyecektim.
Cehalet ve yoksulluk, bütün sorun burada. Bu ikisi insanı kimsesizleÅŸtirip kimliksizleÅŸtiriyor.
Emine abam (2003 galiba) telefon etti:
“Gardaşım benim böbreklerim sancılanıyor, ölecem.”
“Aba seni çocuklar otobüse bindirsinler, otogardan alırım.” Geldi. Özel bir hastanede yönetici dostuma “çekap mı cakup mu ablama onu yaptıralım” deyip götürdüm.
“Ä°ç hastalıkları uzmanına bir gösterelim” dedi. Bir tarayıcı var bilgisayar ekranına baÄŸlı, doktor pat diye sordu:
“Daha önce ameliyat oldun mu?
“Evet.
“Ne ameliyatı?
“Apendisit.”
“Bu apaendisit deÄŸil 30-40 cm iz var, böbreÄŸin de tek” dedi.
Ben kartal gibi indim doktorun ensesine. Şuurum kaydı. Ablam başladı anlatmaya,
“Ben kendi kendime gidip apandisitten ameliyat olup 15 gün yattım. Sonra Ali’nin çocukları duymuÅŸlar, gelip aldılar.”
“Refakatçin var mıydı?”
“YoÄŸuduuuuu.”
Ben döndüm, elim ayağım titriyor, ”nalet olsun cehalet ve yoksulluÄŸa, bunların yarattığı sahipsizliÄŸe” diyorum ama doktor, olayı çevirmek için idare etmeÄŸe çalışıyor. Ben ise bir türlü içimi boÅŸaltamıyorum, ablamın yanında aÄŸlamayı kendime yediremiyorum. Hemen büroma gittim, ablama bir bahane uydurup banyoda içimi boÅŸalttım.
Beynimin bütün merkezleri olaya kilitlendi.Salaklık yapıp Hasan Hüseyin’i aradım, tutturdu “o hainin hesabını görmem lazım” deyip duruyor. Olayı soÄŸuttum.
Bunu niye anlattım biliyor musunuz? Tanıkları hayattalar. Ameliyat izi de hayatta. BÜTÜN SORUNLARIMIZIN TEMELÄ°NDE CEHALET VE YOKSULLUKTAN KAYNAKLANAN SAHÄ°PSÄ°ZLÄ°K VAR.
Ä°ki kardeÅŸ, iki ameliyat. Biri BÄ°LÄ°NÇLÄ° ve SAHÄ°PLÄ°, diÄŸeri YOKSUL, YETÄ°M ve okumasız, adı DELÄ° EMÄ°NE, bana göre benden çok zeki.
Köyümün çocukları bunları bilerek okusunlar, aydınlansınlar, soyulmasınlar, sömürülmesinler, ezilmesinler, bunlardan güç alsınlar. OkumuÅŸlarla, varlık sahibi olan köyümüz insanı da ellerinden geldiÄŸince köyümüze katkı koysunlar.
ANAMIN AK SÜTÜ GÄ°BÄ° %100 HAKLI OLDUÄžUMUZ HALDE YOKSULLUK,CEHALET ve KÄ°MSESÄ°ZLİĞİMÄ°ZDEN 1.743 yılından beri 266 yıldır YAYLAMIZA KORKULAR Ä°ÇÄ°NDE gidebiliyoruz.
N’olursun Abi, Mehmedimizin orta direÄŸinde doÄŸa katliamı diye 8 sütuna manÅŸet verme. Bak Abi, ilk yazımda sana bir tuzak kurdum.
”Acı BektaÅŸi Veli” dedim. Mustafa abim siteye koyarken yaptı Acı’yı Hacı.
**
Ramazan Bayramında softa yolda Bektaşiye rastlar.
“Orucu ne yaptın?” der.
BektaÅŸi Allah Kabul etsin der ve yandan sorar;
“Ya sen?”
“Otuz gün tuttum, hiç kaçırmadım” der.
BektaÅŸi de;
“Benden 30 gün fazla tutmuÅŸsun” deyip uzaklaşır.
Abi bu adamdan Hacı olur mu?
Bunu bilerek yaptım. Arada bir eğlenelim.
BURSA,22 Haziran 2009 Pazartesi