CORPORATE
Huriye HEARN Yazarın Tüm Yazıları
Huriye HEARN Ä°ngilizce ÖÄŸretmeni
ÇÄ°LÄ°NGÄ°R’Ä°N EN AÄžIR MÄ°SAFÄ°RÄ° MUSTAFA ZOR
Huriye Hearn
Çıkılan TaÅŸ’tan bakınca Akyol’a siyah bir aracın Ahmetler köyüne doÄŸru geliÅŸini hayal meyal olmasa da o duruma yakın bir ÅŸekilde hatırlıyorum. Bu görkemli araç sanki Orhan Kemal’in Hanımın ÇiftliÄŸi romanındaki, ÅŸu hepimizin bildiÄŸi ünlü toprak aÄŸasının beyaz Kadillağı’ndan daha şık ve daha alımlıydı. Neden sonra bu her pazar dini bir törene katılacakmışçasına ÅŸaÅŸmaz saatinde, düzenli olarak geldiÄŸini anladığım bu yıldırım gibi geliÅŸli meÅŸhur adamı unutturmayan ÅŸey, siyah sürmeli arabası deÄŸildi elbette…
Çilingir’in evinde bir telaÅŸ çoktan boÅŸalmıştır. Gelen kiÅŸi, büyük bir hükümet mensubu gibi karşılanırken, kenarları baklava dilimli, gümüÅŸi sininin ortasına konan, tereyağı ve taze unla terbiyelenmiÅŸ, elde tel tel didilmiÅŸ keklik etli, sıcak çorbaya salınan kaşıklar hep birlikte aynı bakır tastan içilince aradaki saygı ve gururun yanına arkadaÅŸlık ve dostluk kavramları sokuluverirdi bu mütevazı köy sofrasına.
Her pazar bir ana bekler bu oÄŸulu ve bir acılı bacı… Bu yüzü güleç dalyan delikanlı her pazar gelir; yaÅŸlı anasının özlemden ve gururdan bir demet haline getirilen sevgi yumağını koynuna almak için. Arkasında taşıdığı av çantası, acılı ablasının ve yaşını aldırmış anasının dualarıyla bereketlenmiÅŸtir. Mutludur, gülümsemeler dökülürken yanaklarından kahkahalar kıskanırdı ruhunun mutluluÄŸunu. “Elveda” demeden iner tahta merdivenlerden heyecanlı bir ÅŸekilde. Kim bilir belki de sevmezdi elvedaları, yüreÄŸini bırakır anasının kınalı ellerine ve ablasının yanık baÄŸrına; ta ki bir hafta sonra gelinceye kadar, bu emanet kutsal bir hediye gibi saklanır bu iki kadının gözlerinin ışığında.
KoÅŸar adımlarlarla ivedi bir ÅŸekilde Çilingir’in evine doÄŸru uzun boyu ve gülümsemeyle doÄŸmuÅŸ yanık yayla çocuÄŸu suratıyla evimizin yakınından geçerken görürdüm onu. Bu arada babam; “Mıstava’nın ağır misafiri var, gitmek gerek.” derken güngörmüÅŸ, hüzünlü yaşına raÄŸmen duyduÄŸu saygıyı hala tanımlayamam.
Siyah arabanın orasına burasına konan tozlara resim yapmayı çok seven bir yaramaz kız olarak elimle resimler çiziyorum. Sadece tozlara, suya yazılan hayaller gibi, rüyamda yaÄŸan renkli yaÄŸmur damlalarını konduruyorum siyahi arabanın rengi rengarenk oluyor. Ä°çine düÅŸlerimi kilitliyorum ve keklik çorbası kokusu tüten Çilingir’in evine doÄŸru ilerliyorum. Çiftçi sınıfının içinde olmak ve bu sınıfı atlayarak yeni bir sosyal sınıfa geçiÅŸi temsil eden bu arabayı yıllar sonra görüyorum.
Bir gün, Manavgat köprü başında bekleyen siyah, son model Mersedes’in içine biniyoruz; “Dayım hoÅŸ geldin!” diyerek baÅŸlıyor söze. O, yanımda oturan eÅŸimle koyu bir sohbete dalınca yeni yaptırdığı okulun giriÅŸini kaçırıyoruz. Gülümsüyor; “Çocuklar, dayım okulu kaçırdık ya!” diyor. Sonra mütevazı bir öÄŸretmen edasıyla bize okulu gezdiriyor. Odasında yaptığı ev sahipliÄŸi her yöneticide olmayan türden bir ilgiydi.
KonuÅŸmalar uzadı, yüzündeki gülücükler arttı, bizleri dinledi hiç bıkkınlık belirtisi göstermeden. Sonra bir babanın evladına olan nasihatı gibi bize “Benim yeÄŸenlerimsiniz, çok gençsiniz burada kök salıp büyümezsiniz, idealistsiniz; size hayallerinizi verecek ÅŸehre gidin.” dedi. “Benim burada size ihtiyacım da var; ama hayallerinizi burada büyütüp geliÅŸtiremezsiniz.”diye hoÅŸ bir iÅŸadamına yakışan sözlerle bize yol göstererek siyah Mersedesiyle bizi aldığı noktaya kadar geldik. Gülen gözleriyle vedalaşırken “BaÅŸaracaksınız!” diyen gözlerin yankısı kaldı yüreÄŸimizde...
Birkaç gün önce aradım konuÅŸtuk bir konuda tavsiyeler verdi. “Dayım buraya beklerim.” dedi. “Tamam dayı, geleceÄŸim; elini öpeceÄŸim.” dedim ama o benden de aceleci çıktı ve sürpriz yaparak evimin karşına geldi.
“Artık benim komÅŸun oldun, ama caddelerinin ışıklarını sadece içinde yaÅŸayanların görebildiÄŸi gizemli bir yerdesin. Yıllar önce, kullandığın siyah arabanın üzerindeki Ahmetler’in rengarenk topraklı tozlarını ben mezarının üstüne bıraktım. Toprağın bol, mekanın ise üzerine bırakılan çelenklerin çiçekleriyle süslensin, rahat uyu… “