CORPORATE
Hasan VAROL Yazarın Tüm Yazıları
Hasan Varol, Manavgat’ın Ahmetler köyünde 1952 yılında doğdu. Bugüne değin Türk Dili, Türkiye Yazıları, Sanat Emeği, Hakimiyet Sanat, Yarın,Yusufçuk, Somut, Dönem, Düşün, Akdeniz Şiir, Ansan Sanat, Milliyet Çocuk, Kırkmerdiven,Yeni Bi&ccedi...
KARACOĞLAN NEDEN BÜYÜK?
Hasan Varol’un Seçkisi
Şiir ve şiir üzerine okumalarımda, iyi bir şiirin ipuçlarını ararım. Bir şiiri bize sevdiren nedir, sorusuna yanıt ararım. Okuduğum kitabı ya da dergiyi çizerim, küçük notlar düşerim. Her zaman iyi şiiri aramak bunun sonucu bizi etkileyen şiiri bulmak mümkün değildir. Bulduğum güzel bir yazı ise onu dostlarla paylaşmak gerekir diye düşünürüm. İşte bu güzel yazılardan biri aşağıdadır.
Hem şair hem denemeci Kemal Sabit Bayıldıran’ın bir yazısı ve bir bölümü. Severek okuyacağınızı, geçmiş şiirimiz konusunda iyi bir ipucu veren günümüz şiirine taş çıkartan dizeler sevdiğim şair dedem dediğim şair Karacaoğlan’dan. Sevda üstüne bu bahiste ne demişse güzel demiş. Gönül telimizi her zaman titretmiştir. Güneyli bir şair, Mut yöresinde doğup büyüdüğü ve öldüğü söylenir. Şiirlerini bulup okursunuz ama şiiri üzerine ipuçları veren yazıları her zaman bulamazsınız. Şiirlerini saz eşliğinde Musa Eroğlu’ndan dinlediğimiz Karacaoğlan’ı buldukça okuyunuz. Yüzyıllar eskitememiş ve günümüzde yaşarcasına sevdiğimiz bir şairdir Karacaoğlan.
Söz, Kemal Sabit Bayıldıran’ın:
“Nasıl methedeyim sultanım seni
İstanbul Bursa’yı değer gözlerin.”
Karacaoğlan’ın bu şehir ve ülke adlarını sadece duymuş olmasından öte bir anlamı yoktur. Bu yerlerin imgesi önemlidir onun için. Saydığı bu yerlerin ortak imgesi çok güzel olduklarıdır. Şair de bu imgeden hareket ederek yaptığı karşılaştırmada sevgilisinin gözlerinin bütün bunlardan üstün olduğunu vurgulamaktadır. Zaten şiir “velhasıl cihanı değer gözlerin” diye bitiyor. Böylece şair, saydığı adlarla son dizeye hazırlamış oluyor dinleyeni/okuru.
Karacaoğlan’a bu saydığı adların ne yöne düştükleri sorulsa, doğru bir cevap veremeyeceği gerçektir. Ama ‘yaşanmışlığı’ içeren Çukurova için söylediği koşmanın diriliği muhteşemdir.
Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar.
...
Ören yerleri bu bayramda çok üşür
Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar.
...
Kımıldanır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkışır dağlar.
Yukarıdaki dizeler modern bir şairi kıskandıracak derecede müthiş mecazlarla kurulmuştur. Baharın gelişini ‘bayram’ diye nitelemesi, hayatını mevsimlere göre düzenleyen bir toplum ve şairi için doğaldır diyelim; doğanın yeşermesini giyinme olarak nitelemesini de bir yerde her şairin yapabileceğini kabul edelim; ama ‘çıplaklığı soyunmak’ imgesi günümüz şiiri için bile çok büyük bir yaratımdır. Ayrıca şiirdeki kişileştirmelerin özgünlüğü bugün de bu dizeleri yaşanır kılmaktadır. Son dizedeki ruhsal ikilemini çok güzel aktardığını da söyleyelim. Bütün bu dizelerin irticalen söylendiği düşünülürse, Karacaoğlan’ın neden çok büyük olduğu ve hâlâ zevkle okunduğu rahatça anlaşılır.
Sabit Kemal Bayıldıran
(Şiir Saati dergi)