CORPORATE
Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz Tekirdağlı anne babadan, Burdur ili Yeşilova ilçesinde doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Keşan ile Tekirdağ arasında geçti. İlk, orta ve lise eğitimini Keşan'da tamamladı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
VAN’DA BİR HAFTASONU
Evvel hayatlar sarp tepelere kurmuş kaleyi. Alabildiğine geniş araziye yayılmışlar. Çalışıp üretmişler durmaksızın. Süslemişler yaşadıkları kenti. Kendilerini,giysilerini,evlerini bezedikleri gibi. “Tuşpa” olmuş adı Fırtına Tanrısı Teşup’a ithafen.
Zaman, yanına alıp da giderken uygarlıkları, yerlerine yeni halklar, yeni hayatlar bırakmış. Her bir halkın soluğu gezmekte havasında; izi kalmış toprağında taşında. Bin yıllar öncesinden Urartu bakışlarıyla karşılaşıyor gözler. Med, Asur, Pers, Makedon savaşçıların sesleri geliyor kulaklara. Osmanlı paşalarının ayak izleri çok derin. Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık, özgür nefesi hücrelerimize sinmiş, ferahlatmakta ruhumuzu, bedenimizi.
3000 yıl önce suyun değerini bilip doğru kullanmaya çalışmışlar. Akıllı imparatorlar su kanalları yaptırmış. Taşınan sularla yıkanan topraklarda filizlenmiş buğday, mercimek, fasülye. O yıllardan ayakta kalabilmiş Şamran Kanalı hala direniyor insan yağmasına ve hava şartlarına. Akarsuların üzerine çekilen setler yüzünden azalan canlı toplululuğuna Van Gölü’nün inci kefalleri de katılmış. Yumurtalardan çıkan minikler ulaşamıyorlar göle. Talan olup gidiyorlar. Doğa tahribatına “dur” diyen yok şimdilik.
Elinde bir fener, kalbi heyecandan kıpır kıpır göl kenarında aşkının karşı kıyıdan yüzerek gelmesini bekleyen Prenses Tamara’nın, sevdiğinin cansız bedeniyle beraber aşkı da yükselmiş göğe. Tıpkı bu acıya dayanamayan ruhu gibi. Ah talihsiz Tamara ve talihsiz tüm aşklar,aşıklar…
İnsanlık yol alırken değişen zaman içinde, zulmü değişmemiş hiç. Savaşlar, cinayetler, esirler… İmparator bir savaşta esir aldığı kralın kızına aşık olunca, alıp getirmiş güzel Samara’yı Tuşpa’ya. Hep üzgünmüş, yüzü gülmemiş kral kızının. İmparatorun, küçük bir tebessümü için muhteşem göl manzarasına sahip kale inşa ettirip, içine bir saray kondurttuğu güzeller güzeli Samara mutlu olabilmiş midir acaba?
Talihsiz Tamara ve güzeller güzeli Samara’nın aksine iki gözü farklı renkte olan kediler çok memnun görünüyorlar. İnanıp güvenmişler insan evladına. “Bizim için koruma evleri yapıldı. Neslimiz asla tükenmeyecek.” havasıyla gerim gerim geriniyorlar.
“Bana öyle bir saray yapın ki, Ağrı Dağı’nın gölgesinde kalmasın!”
Emrini veren İshak Paşa başı göklerde Ağrı Dağı’nı incitmiş midir? Muhteşem sarayında dolaşırken kullandığı, bugünkü kaloriferi andıran ısıtma sistemi ruhunu da ısıtabilmiş midir bilinmez ama Avrupa ülkelerinde insan pislikleri yollarda öbeklenip, nehir yüzeylerinde salınırken, her yeri pislik kokusu sarmışken, saraydaki kanalizasyon sistemi Türklerin temizlik anlayışına iyi bir örnek. Üstelik Paşa hazretlerinin tuvalet penceresinden izlediği manzara paha biçilemez güzellikte.
“Mem ü Zin” adlı aşk romanı bugün de bilinen 17. yüzyıl Osmanlı şairi, tarihçi ve mutasavvıf Ahmedi Hani adına yapılan türbe, İshak Paşa’nın eşsiz sarayı ile yarenlik edip, kulaklara şairin
“Herkes bilsin ki güçlü iken adalet, zayıf iken cesaret göstermek asalettir.” sözlerini taşımakta.
Kök boyalar ile hazırlanan iplikle dokunan halılar, kilimler anlatmış isteğini, sevinç ya da acısını gencecik kadınların. Özlemler, hayaller dile gelmiş çeşitli yöntemlerle işlenen gümüşle. Gerdanlık olmuş, küpe olmuş narin boyun ve kulaklara. Yüzük olmuş incecik parmaklara. Hiç susmamış anlatmış. Bin yıllar öncesini günümüze harmanlayarak.
Akşama doğru efsunlu bir hava yayılır Van Gölü’ne. Gündüz ki halinden sıyrılıp da gün batımının renklerini giyince. Gökyüzünde yaşanan şölen gölün yüzeyine yayılır. Bu ihtişama hiçbir göz ve gönül kayıtsız kalamaz. Aşk olur kalpte, kristal olup damlar gözlerden.
Yetenekli insanlar yaptıklarına sevgilerini de katarsa, sonuç muhteşem olur. Tıpkı lezzet doruklarında dolaşan yemekleri yapan şefin “Tencerenin içine giren en yoğun baharat sevgidir.” dediği gibi.
Kahvaltısından akşam yemeklerine, manzarasından havasına, güler yüzlü insanından tarihi kalıntılarına, iki gözü farklı sevimli kedilerine dek ziyaret edilesi bir şehirsin Van. Tıpkı güzel ülkemin diğer tüm şehirleri gibi.