CORPORATE
AHMETLER’İN KURULUŞ ÖYKÜSÜ
Antalya, Manavgat, Ahmetler Köyü
Önceleri Alanya'ya, Akseki'ye ve bugün tarihten silinmiş olan Çöngere nahiyesine bağlı bir köy olan Ahmetler, bölgenin en eski köylerinden biridir.
Köyümüz; coğrafi özellikleri, sosyal ilişkileri ve kültürel yönden Akseki'ye daha yakın olmasına karşın cumhuriyet döneminde Manavgat'a bağlanmıştır.
Köyümüzün ilginç kuruluş öyküsü hakkında kısa bir bilgi verelim:
Üç Ahmet; Cesaret, Adalet, Asalet!..
Köyümüzün ilk olarak Horasan'dan gelen Ahmet adlı üç çoban tarafından kurulduğunu bilmeyen yok. Ancak Horasan erenlerinden Mevlana ile Hacı Bektaş Veli'nin ve Yunus Emre’nin hemşehrisi olan bu üç Ahmet'in de bu evrensel Türk büyüklerinin genleriyle geldiklerini de unutmayalım.
Derler ki bu üç Ahmet'ten biri "cesareti", biri "adaleti" biri de "asaleti" temsil ediyordu... Ahmetler köyünü kuran ilk atalarımızın bu özelliklerini, hepimiz gururla hatırlamalı ve buna layık olmalıyız.
Bugünkü yere kurulmadan önce Ahmetler'in dört beş yere konduğunu, çeşitli nedenlerle buraları terk ederek yeni yerleşim yeri kurduklarını biliyoruz.
Manavgat Ovasından Goramşa’ya…
Tarihteki büyük Türk göçü sırasında Orta Asya’dan, Türkistan’ın Horasan bölgesinden göçüp gelen Türk boylarından olan atalarımız, ilk olarak Manavgat’ın Çavuşköyü, Uzunlar ve Hacıobası köyleri arasındaki toprakları yurt edinmişler.
Osmanlı arşivlerinde Ahmetler için 1500’lü yıllara ait kayıtlara rastlandığına göre bu göçlerin en yakın 1400’lü yıllarda gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Göçlerle gelerek bu bölgeye yerleşen Ahmetler köylülerinin ataları sıcaktan, sivrisinekten ve sıtmadan korunmak için oradaki zengin tarım alanlarını, topraklarını terk ederek yukarılara, Toroslara çekilmişler.
Anlaşılıyor ki göçebe hayatında toprak sahibi olmanın fazla bir önemi yok. Buna rağmen Ahmetler köylüsü, ilk yerleştiği bölgede bir süre yaşayıp kendilerine ait topraklar, tarlalar ve oba yerleri edindi. Toprak ve tarım işleri daha çok yerleşik düzene geçildiğinde önem kazanmış. Bugün bile aşağı bölgelerde Ahmetler’in adıyla anılan ve o dönemden kalan topraklar vardır.
Akseki'den Manavgat'a giderken Toroslardan sahile inildiğinde karşımıza çıkan Hacıobası köyü yakınlarındaki bu araziler, resmi tapu kayıtlarında bile "Ahmetler Bükü" olarak geçer. Ahmetler Kapuzu ırmağının ovaya indiği yerde, Hacıobası köyünden önce Kapız Çayı köprüsü vardır. Bu köprünün adı 1960’larda bile Ahmetler Bükü Köprüsüydü. O civarındaki arazilerin bir bölümü yakın zamana kadar Ahmetlerlilerin üzerinde tapulu olduğunu da kaydedelim.
Ayrıca, köylüler bu bölgeyi terk ettikten sonra vaktiyle buradaki bir tarlanın "bir top bez, bir top dokuma alaca" karşılığında satıldığı anlatılır. O zamanlarda bir top bez, acaba kaç dönüm tarla ederdi kim bilir? Bu olay, göçebeliğin toprak sahibi olmaya yeteri kadar değer vermediğinin de açık bir göstergesi.
Serin yaylalarda yaşama alışkanlığı olan bu insanlar, buradaki sıcak iklime bir türlü alışamamış. Yaz aylarında Akseki taraflarındaki yaylaya göç etseler de köyde kalanlar, Manavgat ovasının sıcaklarıyla ve hastalıklarla baş edememişler. Zamanla sivrisinek istilası ve sıtma hastalığının yaygınlaşması, onların yeni bir yurt aramasına neden olmuş. Bu düşünceyle yaşadıkları verimli toprakları terk ederek çeşitli yerlere konmuşlar. Bu durum aslında göçebe kültürünün de bir sonucu.
Biz Türkler, zaten tarih boyunca göçüp durmuşuz. Durmadan göçüp yeni yerler keşfetmeyi seven bir milletiz. Aslına bakarsanız millet olarak hala göçüyoruz; hala yazlık ve kışlık evlere sahip olma huyunuz devam ediyor. Genel olarak da bugün dünyanın her köşesinde "Çılgın Türklere" rastlayabilirsiniz. Her ne kadar birçokları ekmek kavgası için dünyanın köşe bucağına savrulmuş olsalar da bu bile bir göçme, yer değiştirme ve yeni yurt edinme alışkanlığıyla ilgili olabilir.
Bütün bunlara rağmen Ahmetler, çok eski bir göçebe kültürüne sahip olsa da ilk zamanlardan beri yerleşik düzeni de sürdürme geleneği var. Büyük olasılıkla yerleşik düzene geçen en eski yörük köylerinden biridir Ahmetler.
İşte atalarımız, sıcak iklim koşullarından kaçarak bugünkü köyün olduğu bölgeyi daha yüksek bir yerleşim yeri olarak seçmişler. O zengin toprakları terk eden atalarımız, önce Goramşa'da sonra da Köyönü, Aşağıköy ve Taş Harman’da yerleşik düzen kurmuşlar.
Şimdi yeri bile bilinmeyen Çöngere nahiyesiyle birlikte birçok köyün büyük bir veba salgını nedeniyle ortadan kalktığı; bu veba salgınında Ahmetlerin de etkilendiği ancak yeniden toparlanarak sonradan daha yukarılara çekilerek bugünkü köy yerine yerleştikleri bilinmektedir.
***
Not:
Ahmetler'in tarihi geçmişiyle ilgili daha geniş bilgiye "Sosyal Tarih" başlıklı menüde "Ahmetler'in Tarihçesi" bölümüne de bakabilirsiniz.