CORPORATE
TOROSLARIN TÜRKÇESÄ° VE MANAVGAT
Türk Edebiyatı'nda Manavgat - 18
Hidayet Oktay
Köy çocukları çaresizliklerini kırıp kendilerine çare üretmeye baÅŸladıkları anda çevrelerini deÄŸiÅŸtirmektedirler. Anadolu’nun çaresizliklerine ilk baÅŸkaldırı köy enstitüleri ile birlikte baÅŸlamıştır. Bu okullarda köy çocukları yalnız başına bir yaÅŸam sürmek için eÄŸitilmiÅŸ kendi çaresizliklerinden ders alarak gelecek kuÅŸaklara farklı pencereler açmışlardır. Ä°ÅŸte Mustafa Koç hocam da doÄŸduÄŸu coÄŸrafyanın çaresizliklerinden kendisini kurtarıp eÄŸitimin büyülü dünyasında farklı limanlara yolculuk yapmıştır. Bundan kırk elli yıl önceki öÄŸretmenler biraz doktor, biraz ziraatçı, biraz sanatçı, biraz çiftçi, biraz balıkçı çokça da öÄŸretmen olarak yetiÅŸmiÅŸlerdir. Ä°ÅŸte bu öÄŸretmenler mesleklerini yaparken doÄŸdukları coÄŸrafyanın sorunlarına çözüm bulmak için sürekli arayışlar içinde olmuÅŸlardır.
Mustafa Koç hocam da doÄŸduÄŸu coÄŸrafyanın edebiyatına, diline önem vermiÅŸ; yıllarca köyünde, yaylasında, dağında, taşında eÅŸinin, dostunun, dayısının, emmisinin konuÅŸtuÄŸu dili araÅŸtırmış; sözcükleri ilmek ilmek derlemiÅŸ, kâğıda aktarmış. Akıp giden zaman ve deÄŸiÅŸen yaÅŸam koÅŸulları yüzyıllardır kullandığımız birçok sözcüÄŸü unutmaya baÅŸlamışız. Ä°ÅŸte bu noktada kâğıda aktarılan sözcükler baÅŸta sosyologların, sonrasında da dil bilimcilerinin ilgisini çekmiÅŸ ve farklı bir bilim dalı olarak hayatımıza girmiÅŸtir.
Mustafa Hocam, sadece doÄŸduÄŸu köyün deÄŸil, kocaman bir coÄŸrafyada konuÅŸulan ve zamanla unutulmaya baÅŸlanan sözcüklere derlemiÅŸ. Bazen yaylada, bazen iki çobanın sohbetinde, bazen düÄŸünde dernekte elinde kâğıt kalem nerede duyduysa not etmiÅŸ ve en önemlisi anlamını yazmış ve bu sözcükleri varsıl dilimize yeniden armaÄŸan etmiÅŸtir.
Manavgat ağızları üzerine çalışan birçok araÅŸtırmacımız, dil sevdalımız bulunmaktadır. Bu çalışmalar ne kadar çok olursa edebiyatımız kültümüzde o kadar varsıl ve kökü saÄŸlam olur.
Torosların Türkçesi kitabında hocamız sadece sözcükleri deÄŸil, ikilemeleri, pekiÅŸtirmeleri, duaları, ilençleri (beddua) de derlemiÅŸ ve kayda geçirmiÅŸ.
“Çağımızda savaÅŸlar artık silahlarla yapılmıyor. Günümüz dünyasında medyanın ve teknolojinin çok açık ama amansız bir kültür savaşı var. Bu savaÅŸta yenilmemek için deÄŸerlerimizi yaÅŸatmak her yurttaÅŸa sorumluluk yüklüyor. Çünkü sermaye gücüyle desteklenen egemen kültür zaten sizin deÄŸerlerinizi yutmaya hazır pusuda bekliyor.
Ä°yi eÄŸitilmemiÅŸ belki kaldırılmış ya da yabancı kültürün dayanılmaz çekiciliÄŸi ile bilinçli olarak yönlendirilmiÅŸ yığınlar kendi özüne yabancılaÅŸabilir, kaybettiÄŸi deÄŸerlerin farkına bile varmaya bilirler. Buna karşın cumhuriyetin okullarında doÄŸru eÄŸitim verilen insanlarımız kendi kültürlerini doÄŸru öÄŸrenirlerse yakın bir geçmiÅŸe ait yabancı kültür, binlerce yıllara uzanan Türk dilini ve kültürünü yok edemez.” (Torosların Türkçesi sayfa 2-3)
Edebiyatın en önemli yapı taşı ulusların dilidir. Bizler Türk dilini Türk edebiyatı ile varsıllaÅŸtırmadığımız sürece, edebiyatımız geliÅŸemediÄŸi gibi dilimiz de yok olmaya mahkûmdur. Her ilimiz, her ilçemiz köyümüz beldemiz kendi kültürünü ve dilini mutlaka ama mutlaka yaÅŸatmalıdır. Bizler Manavgat dilini Manavgat edebiyatı ile desteklemediÄŸimiz sürece ne Manavgat edebiyatı olabilir ne de Manavgat dili. Bu baÄŸlamda Mustafa Koç hocamızın çalışmaları gelecek kuÅŸaklara çok büyük bir hazinedir. Kalemine ve emeÄŸine saÄŸlık deÄŸerli hocam. Sizlerin sayesinde Manavgat dili de, Manavgat edebiyatı da her geçen gün biraz daha ileriye, biraz daha varsıla, biraz daha aydınlığa doÄŸru yürüyecektir.
Hidayet Oktay
NOT:
Manavgat Nehir Gazetesindeki yazıyı gazetenin sitesinden okumak isterseniz burayı tıklayın.