BU KADINLAR YANGINI NEDEN SÖNDÜRDÜ?
O günleri herkes çok çabuk unuttu.
Yangın günlerini şöyle bir hatırlayalım mı?
Yangın köyü sarınca Ahmetlerliler köyü terk etmeyerek yangını söndürme çalışmalarını sürdürmüş, köyü yanmaktan kurtarmıştı.
Unutulmasın ki sadece köyü kurtarmadılar aynı zamanda büyük Manavgat yangını Ahmetler'de böyle durdurulmuştu. Gazeteler, televizyonlar, bütün medya Ahmetlerli kadınların mücadelesini yukarıdaki resimlerde görüldüğü gibi ilk sayfalardan vermişti.
Bu hatırlatmayı neden yaptık?
Alevler bütün ormanları sarmışken: "Ormanı öncelikle orada yaşayan insanlarımız korur. Orman köylüleri desteklenmeli, orman gelirlerinden orman köylülerine de destek verilmeli." demiştik.
Acaba gerçekten öyle oldu mu? Gidin orman köylerine sorun.
Ama birisi tutmuş köylülere sormuş, aldığı cevap şu:
"Manavgat Belediyesiyle Büyükşehir Belediyelerimizin her zaman desteğini gördük. Ancak yangından sonra başka kimse dönüp yüzümüze bile bakmadı. Faydadan geçtik, 30 yıl yalvararak geçen yaz yaptırdığımız asfalt yol dev tomruk kamyonları tarafından tahrip oldu. Daha bu işin başında asfaltlar sökülüyor, yollarımız çökmeye başladı. Bu tahribatı kim ödeyecek?"
Sahi bu köylüler bu yangını niçin söndürmüştü?
Hani Sinoplu Diyojen, bir duvar dibinde güneşlenirken Roma İmparatoru Diyojen'e:
"Benden bir ihtiyacın var mı?" diye sorduğunda ünlü filozof şöyle demişti:
"Gölge etme, başka ihsan istemem..."
Şimdi köylüler köşelerine çekilip aşağıdaki şarkıyı dinliyorlar, siz de linke tıklayın ve onlara eşlik edin:
"Yandırdın yaktın beni,
Zalim aldattın beni...".
https://www.youtube.com/watch?v=VRurH3pU7YQ