IRBIÄžIN GÖZÜNDEN
Åžerife Varol ÅžAHÄ°N
Ahmetlerli Okumayı, Yazmayı Seviyor.
Sosyal medyada gördüÄŸüm bir yazıyı siteye koyarken belki de yeni bir yazara biraz cesaret vermiÅŸ olacağız.
Belki de siteye yeni bir yazar daha gelebilir diye düÅŸümdüm.
Daha önce gözümden kaçmış. Åžerife Varol Åžahin, yangın günlerinde köyün boÅŸaltılmasının istendiÄŸi o dehÅŸet verici akÅŸamı çok duygulu bir yazıyla anlatmış. Anlatımdaki sadeliÄŸi ve duygulardaki içtenliÄŸi fark edince arayıp izin aldım. Kendisinden yeni yazılar sözü de alarak ilk yazıyı burada yayımlıyorum. Köy sitesi yeni bir yazar daha kazanırsa çok seviniriz.
Åžerife öÄŸretmen, yazmaya devam edelim; yazma becerilerimiz de yaza yaza geliÅŸiyor.
Başarı dilekleriyle, aramıza hoş geldin diyoruz!
Mustafa Koç
***
Ä°ÅŸte Åžerife Varol Åžahin’in ilk yazısı:
IRBIÄžIN(*1) GÖZÜNDEN
Yangının köyümüzü sarmaya baÅŸladığı o akÅŸam köyü boÅŸaltma kararı alındığında Manavgat'tan nasıl çıktık, köye nasıl vardık, inanın hala hatırlamıyorum. Önemli eÅŸyaları almamız gerekiyordu, bunu biliyorduk sadece. Apar topar beyaz eÅŸyadan tutun da yatak yorganı, kılık kıyafeti, sözüm ona deÄŸerli ne varsa bir saat olmadan o hengame arasında arabaya nasıl attık, ÅŸu an inanamıyorum.
Annem bir taraftan;
“Üzüm kuruttuydum onu, alalım; salça yapmıştım, onu da alalım, tereyağı kalmasın kızım." diyordu.
O an;
“Anne, bunları ne yapacağız, bunlar para mı eder? Ederse de alırız." diye anneme çemkirdiÄŸimi ÅŸu an utanarak söylüyorum. Hele en çok ÅŸaşırdığım da soÄŸan tohumlarını benden gizli sofra bezinin içine saklamasıydı. (Bunu, eÅŸyaları tekrar köye götürdüÄŸümüzde görecektim.) Ama sonra onun kendi emekleriyle var ettiÄŸi her ÅŸeyin benim para dediÄŸim zıkkımdan daha deÄŸerli olduÄŸunu o an orada anladım.
O kadar eÅŸyanın içinde ise benim gözüme çarpan, bana göre en çok deÄŸerli olan bu ırbıktı. Neden bilmiyorum onu orda bırakamadım. (Büyük ihtimalle anneannemden kalmıştı.) Bu ırbığı orada bıraksam, o da orada yansa tüm çocukluÄŸum da yanacak gibime geliyordu.
Maddi olarak bir deÄŸeri yoktu evet, ama ya manevi deÄŸeri... Belki içinde yangını söndürecek suyu yoktu ama onun su getirip nerelere su dökmüÅŸlerdi kim bilir. Dedem, ninem, dayılarım, teyzelerim, annem su içmiÅŸler miydi acaba bu ırbıktan?
Bu ırbıktaki sudan döküp oba yerinin ateÅŸini hiç söndürmüÅŸler miydi acaba? Åžimdi ben bu ırbığın içini suyla doldursam yanan köylerdeki insanlarımızın ciÄŸeri bir nebze söner miydi?
Annem haklıymış. Bizim arabaya attığımız buzdolabı, çamaşır makinesi deÄŸilmiÅŸ deÄŸerli olan. DeÄŸerli olan o sofra bezine sardığı soÄŸan tohumlarıymış.
***
Not:
(*1) ırbık: ibrik sözcüÄŸünün Ahmetlerdeki söyleniÅŸi.
(*2) çemkirmek: Çatmak, söylenmek, sataÅŸmak.