Pazartesi, 09 Kasım 2009 08:37 |
Elimizin Ulağı Her Ä°ÅŸi Yapan Biri, Her Köye Lazım Yazan: Ali Varol “Ahmet, köyde elimizin ulağı…” Bu sözü çok kiÅŸiden duymuÅŸuzdur. Peki ulak nedir? Sözlükte ulak karşılığında “haberci” yazılıdır. Ahmetler’de ise “kısa ip” anlamındadır. “Elimin ulağı” deyince, en çok kullandığım, en çok iÅŸe yarayan anlamları ortaya çıkar. Yani Ahmet de bizim köyde en çok iÅŸimize yarayan elimizin ulağıdır. Köyde ÅŸöylesine konuÅŸmalara çok kulak misafiri olmuÅŸuzdur: “Ahmet’i bulamadım ya, nerde haberin var mı?” “Köyün suyu bozulmuÅŸ. Muhtar, Ahmet, daha birkaç kiÅŸi suyu onarmaya gittiler.” “Ahmet bu gün nerde acaba?” “Ahmet’i bugün muhtar birkaç kiÅŸiyle yol düzeltmeye götürdü.” “Ahmet bu gün gene köyde yok ya, gördün mü heç?” “Ahmet’ KöyöÄŸön’e çeÅŸme yapmaya götürdüler.” Köy için yapılan bütün iÅŸlerin deÄŸiÅŸmez abonesi Ahmet’tir ve bu iÅŸler genellikle parasızdır.
Bazı iÅŸler vardır. Acildir. Hemen yapılması gerekir. Yapılmazsa evlerde hayat çekilmez olur. Evdeki musluk kapanmıyor mu? “Hadi Ahmet bakalım.” Bahçedeki musluk akmıyor mu? “Ahmet hadi bakalım.” Buzdolabı çalışmıyor mu? “Ahmet medet senden!” Buzdolabı çok mu buzlanıyor? “Ahmet bundan ancak sen anlarsın.” Kapı kilitli mi kaldı. “Ahmet bunu ancak sen açabilirsin.” Kapı kilitlenmiyor mu? “Ahmet bunu ancak sen düzeltebilirsin.” Bu kadar basit iÅŸler genellikle parasızdır. Ampul deÄŸiÅŸtirmenin nesinden para alacaksın? Musluk contası deÄŸiÅŸtirmeden de para alırsan ayıp olur. Hem de çoook.
Ä°ÅŸler biraz zorlaşınca Ahmet’ten yardım isteme ÅŸekli de deÄŸiÅŸir. Ahmet bizim ahır sıvanacak. Onu yarın sıvayalım emmisi be… Ahmet bizim balkon korkuluÄŸunda biraz kaynak iÅŸi var. Yarın yapalım goçum be… Ahmet bizim bahçeye tel çekilecek. Yarın onu bir çekiverelim dayısı be… Ahmet seni gökte ararken yerde buldum. Bizim bahçeye havuz yapacaktık, gecikti. Aman yarın yapalım aslanım be. Yahu Ahmet, cıbanın duvarını ne zaman örecez? Köyün malı melalı içinden çıkmıyor. Etme bu eziyeti bene be. Aslan Ahmed’im. Kışın eli kulağında. Åžu damı aktaracaksan aktarıver. Yok, eÄŸer yapamayacam dersen bir yerlerden usta bulup gelecem Bu iÅŸlerin ücreti de genellikle tam gün dolmayanlar “Gönlünden ne koparsa” tarifesindendir. Ä°ÅŸlerin yoÄŸun olduÄŸu zamanlarda doktordan randevu alır gibi Ahmet’en gün almak gerekir. Ahmet bizim çifti de araya sıkıştıralım canım, olmaz mı? Bize Patoz sırası hangi gün gelecek bilelim de, ona göre hazırlıklı olalım. Ahmet, bizim samanı bir an evvel getirebilsek… Bizim üzüm çekilecek ya sıra bize hangi gün gelecek? Bize bir naylon gübre lâzım… TaÅŸharman’da hazır. Ne zaman boÅŸsun? Bizim obaya bir naylon yem gidecek… Gündüz zamanın yoksa gece götürsek olur mu? Ä°ÅŸte böyle… Ahmet köyümüzün elinin ulağı mı, deÄŸil mi? Daha sayalım mı? Ahmet’in yaptığı yapacağı iÅŸler saymakla bitmez. DoÄŸruya doÄŸru. Ahmet köyün elinin ulağı.... Daha da öteye köyün birçok derdine deva olan eÅŸi az bulunur bir ilaç. Köylülerimiz ufak tefek elekt rik iÅŸleri için, su tesisatı iÅŸleri için, sıva, kaynak, duvar örme, marangozluk iÅŸleri, fayans kalebodur iÅŸleri için Manavgat’a ya da baÅŸka yerlere yorulmuyorlar. Bilen için ne büyük nimet… Peki, bu kadar çok iÅŸ yapabilen Ahmet bu iÅŸleri yapmasını nerede öÄŸrenmiÅŸ dersiniz? Sanat okulu mezunu filan mı? Haaayır. O zaman iyi bir usta yanında uzun süre çalışmış olmalı? Yooo… Okulunda okumamış, usta yanında çalışmamış, on parmağında on hüner… Nasıl olur bu iÅŸ? Biz çocuklarımızın, gençlerimizin yetenekleri doÄŸrultusunda okumalarını, iyi bir eÄŸitim görmelerini elbette isteriz. Ama herhangi bir nedenden dolayı okuyamazlarsa dünyanın sonu deÄŸildir. Kendilerini tanıyabilirlerse, yeteneklerini keÅŸfedebilirlerse iÅŸ kolaylaşır. Yetenekleri doÄŸrultusunda cesaretle denemeler yapıp yeteneklerini geliÅŸtirebilirler. Bakın Ahmet’ten örnek verelim. Ahmet,Tülüce Emmi’nin torunu. TaÅŸ kırmasını çok iyi becerir. Ama sadece taÅŸ kırmakla yetinmediyse nedir Ahmet’in Tülüce Emmiden farkı? Çalışma hırsı mı? Bu Tülüce Emmi’de de vardı. Ya ne? ÖÄŸrenme isteÄŸi, deneme cesareti… Ahmet cesur adam. Kaynak mı yapılacak? Bilmiyor… Ama hemen denemiÅŸ. Ä°lkin bozuk olmuÅŸ. Ama sonradan düzelmiÅŸ. Boru mu takılacak? Hemen denemiÅŸ. Ä°lkin zor olmuÅŸ ama deneye deneye öÄŸrenmiÅŸ inceliklerini. Sıva mı yapılacak? “El yapar da ben yapamaz mıyım?” demiÅŸ almış malayı eline. Herhangi bir nedenle okuyamayan çocuklarımız Ahmet gibi yapsalar ne kaybederler? Denemesi bir okka darıya mı? Atalarımız: “Dünya yedi kulplu bir kazan; birinden tut sen de kazan “ demiÅŸler. Ahmet köyde olduÄŸu için bu iÅŸleri denemiÅŸ. Sen ÅŸehirdeysen ÅŸehirde olan iÅŸleri denersin. Kimileri Ahmet’in iÅŸlerini beÄŸenmiyormuÅŸ. NeymiÅŸ de sıva iÅŸinde mastar kullanmıyormuÅŸ…(Mastar: Sıvanın düzgün ve pürüzsüz olmasını saÄŸlayan uzun araç) NeymiÅŸ de duvar örerken çirpi çekmiyormuÅŸ… (Çirpi: Duvar örülürken duvarın doÄŸru olması için çekilen ip) Kimileri bu eleÅŸtirilere karşılık ÅŸöyle konuÅŸabilir: “Olabilir. BeÄŸenmezsen karşı lokantaya. Daha iyisini yapan usta bulursan ona yaptır iÅŸini… Åžuna bak, Ahmetler’de dağın başında harçlı duvar yapan adam bulmuÅŸ ta çirpi arıyor… Evini ahırını sıvatırken mastar kullanılsın istiyor. Ahır sıvanırken ev sahibi “Mastara ne gerek var canım.” Dediyse Ahmet’in suçu ne burada?” Laf aramızda böyle düÅŸünenlere ben de katılmıyorum. Ben de Ahmet’in de diÄŸer ustaların da duvar örerken çirpi, sıva sıvarken mastar kullanırlarsa daha güzel olacağını düÅŸünüyorum. Bazı insanlarımız yakınları için “Elinden bir iÅŸ gelmez. Kör iÄŸneden beter” diye yakınırlar. Bazıları da kendileri için,”Kör iÄŸneden beterim. Elimden bir iÅŸ gelmez” diye hayıflanırlar. Böyleleri bazan kendilerini kapıp koyverirler. Sonra da sahiden kör iÄŸne olup giderler. Oysa kör iÄŸne olmak ta beÅŸ parmağında beÅŸ hüner olan birisi olmak ta insanın kendi elindedir. Ya kendini kapıp koyverirsin, her ÅŸeyi oluruna bırakırsın... Ya da kendini tanımak, yeteneklerini keÅŸfetmek için cesur olursun… Denemeler yaparsın… Yeteneklerini keÅŸfettin mi ötesi kendiliÄŸinden gelir. Sözgelimi siteye yazı yazmak için cesur olun, bir deneme yapın… YeteneÄŸiniz var mı yok mu bir yoklayın. Yazı yazmaya yeteneÄŸiniz varsa bunu keÅŸfetmiÅŸ olacaksınız. Cesur olup denemek ve devamlı alıştırma yaparak yeteneklerimizi geliÅŸtirmek… Bence Ahmet’in beÅŸ parmağında beÅŸ hüner olmasının sırrı budur. Diyeceksiniz ki bu Ahmet bu kadar hünerli… Bu adamın hiç mi eksiÄŸi kusuru yok? Olmaz mı hiç? Var tabii. Var da… Kusur deyince bir anı geldi aklıma: Ben çocukken babam kaşık, oklava gibi aÄŸaç iÅŸleri yapardı. Oklavaların yapımı bitince onları tüfek gözler gibi gözünün önüne tutar, eÄŸrisi, kusuru var mı diye kontrol ederdi. Bozuk yeri olanları düzeltirdi. Sonra oklavayı ben alır babamın yaptığı gibi yaparak kontrol ederdim. Sonra da “ÅŸurası bozuk, burası eÄŸri” diyerek iÅŸe karışırdım. Babam yeniden bakardı. Kusur fazlaysa düzeltirdi. Kusur az ise bana döner usulca: “ O kadarcık kusur kadı kızında da bulunurmuÅŸ” derdi Ahmet’in de kadı kızı kadar kusuru olabilir. Çok mu? KeÅŸke hepimiz “kadı kızı kadar kusurlu” olabilsek…
|
https://alivarolblog.blogspot.com/p/ali-varol-albumleri.html
Hiç yorum yok: