Mehmet KOCAAKÇA Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet KOCAAKÇA
AHMET ile MERYEM’in AÅžKI - 2
Mehmet KOCAAKÇA
Ä°kinci Bölüm
Meryem, TaÅŸ Harman’da Gübreli BoÄŸaz denilen yerdeki tarlaya, Elif Halası ile ot kesmeye gider. Sarı Ahmet ve Sülek’ten gelen iki adam onları gizlice takip ederler. Onlar tarlada ot keserken ansızın iki adam Elif’in üzerine çullanır. Halasının durumunu göre Meryem panikler ve kaçmaya baÅŸlar. Ancak Sarı Ahmet fazla uzaÄŸa gitmeden onu yakalar. Meryem önce direnir, Ahmet’in elinden kurtulup kaçar ve ormanın içine kendini atar. Sarı Ahmet, ormanın arasına dalan Meryem’i saçından tutup yakalar. Artık Meryem’in direnci kırılmıştır; sadece “eziyet etmeyin artık” diyebilir.
Ve uzun bir kaçışın öyküsü böylece TaÅŸharman’da baÅŸlar.
Meryem’le Sarı Ahmet; TaÅŸ harman’dan, Guzlu Gözeti’ne, oradan da GoramÅŸa’ya ve ırmaÄŸa ulaşırlar. Irmakta koyun otlatan bir çobana rastlarlar. Meryem, çobana bakıp “Beni kurtar amca” diye bağırır. Meryem’i kaçıranlar buna gülerek; “O da bizden” derler. Bizden dedikleri çoban, Sarı Ahmet’in öz amcası Kara Abdullah’tır.
Ahmetler ırmağından doÄŸruca geçip Gecereme ırmağına ulaşırlar. Bu sırada Ahmet ile Meryem’in yanında bulunan Sülekli iki adam, Ahmetler sınırlarında onlarda ayrılır. Gecereme ırmağını geçip, gün ininceye kadar orada beklerler. Ahmet akÅŸam karanlığı düÅŸerken, Meryem’i Namaras köyüne doÄŸru götürür. Orada daha önceleri kamyonunda muavinlik yaptığı Namaraslı Hasan Hüseyin’in evine sığınır.
Namarasa’ta bir gece kalırlar ama kaldıkları evi güvenli bulmayıp, baÅŸka bir eve geçerler. Yakalanma korkusuyla ikinci evin samanlığında, burmaların içinde üç gün kalırlar. Sarı Ahmet Namaras köyünde kendisini güvende hissetmez; Meryem’i de alıp geldiÄŸi yöne doÄŸru, Gecereme ırmağına geri döner. Burada Meryem’i kaçırmaya gelen iki adam ve Ahmet’in amcasının oÄŸlu Gara Ali ile buluÅŸurlar.
Bu sırada Meryem’in babası Ali ÇavuÅŸ kızının yaşı tutmadığından ÅŸikâyetçi olmuÅŸtur ve devriyeler her yerde iki kaçağı aramaktadır. Irmakta akÅŸamı ederler. Gecenin karanlığı çökünce Sülek köyüne doÄŸru yol almaya baÅŸlarlar. Kara köprüye yaklaÅŸtıkları sırada devriye arabalarını görürler ve kendilerini ekin tarlalarına atıp saklanırlar.
Yolculuk Sülek köyüne kadar sürer. Orada tenha bir yerdeki bir çobanın ağılında bir gece, çobanın evinde de iki gece konaklayıp, yakınlardaki Küçük GüÄŸlen dağı denen bir yere giderler. Sarı Ahmet ile Meryem ve yanlarındaki Gara Ali yakalanmamak için sürekli yer deÄŸiÅŸtirmektedirler. Burada da fazla kalmadan yaya olarak Ahmetler civarına kendilerini atarlar. Önce Akyol’un kenarındaki tarlalarda bir murt gürünün içinde üç gün saklanırlar; daha sonra da Gecereme ırmağının yanındaki bir inde on gün kalırlar.
Meryem ile Ahmet’in kaçak günlerinde yanında bulunan Gara Ali yiyecek, içecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamaktadır. GördüÄŸü köylülerden aldığı haberleri de uçurmaktadır. Ä°ki sevdalıyı ele vermemek adına kendisi de devriyeler tarafından, yardım ve yataklıktan kaçak olarak aranmaktadır. BaÅŸta köyün Muhtarı Ahmet Arslan olmak üzere, Sarı Ahmet’in babası, amcaları, akrabaları baskı ve tehdit altındadır.
Manavgat ve Akseki devriyeleri her yeri kolaçan ederken Sarı Ahmet’in babası, amcasının oÄŸlu Ä°brahim (Gara Deke) ve Muhtar Ahmet Arslan devriye abralarına zorla bindirilip, kaçakları teslim etmeleri için bir hafta on gün devriye arabalarında devriye ile birlikte gezdiriliyorlar, dayak ve soÄŸuk suların altında tutularak çok sıkı eziyet çektiriyorlar.
Akseki Karakol komutanı da iÅŸin içine giriyor. Ama arada komik olaylar da oluyor: Askerler, Muhtar Ahmet Arslan ile ve Ä°brahim Kara’ya zorla içki içirip onları sarhoÅŸ etmeye ve konuÅŸturmaya çalışılıyorlar. Nitekim içki etkisini gösteriyor. Hayatında ilk kez kanına alkol bulaşıp sarhoÅŸ olan Gara Deke:
“Kim tınlar karakol komutanını...” diye söylenirken komutan kıs kıs gülmektedir.
“Karakol komutanı geldi muhtar” denince sarhoÅŸ muhtar; “DoÄŸuranın da, ekenin de…” diyerek baÅŸlar kalaylamaya. Oradakiler, muhtarı söyletecekleri düÅŸüncesiyle bu durumu keyifle izlemektedir.
Kaçaklar ise her gün yer deÄŸiÅŸtirerek yeni yerler bulmaya devam ederler. On gün inde kaldıktan sonra buradan yaya olarak Güneycik köyüne çıkarlar. Güneycik köyünde kimse ÅŸüphelenmesin diye harman kaldıran köylülere yardım ederler. Burada fazla beklemeden Güneycik yaylasına çıkarlar. Burada yirmi gün Tanrı misafiri olarak ağırlanırlar. Meryem, yirmi gün boyunca oradakilere mantar toplamaya, koyunların sütünü saÄŸmaya yardım eder. Yayladan ayrılırken obanın sahibi bir mal keserek ateÅŸi yakar, kaçaklara ziyafet çektirip öyle yolcu eder.
Yaya olarak Çaltı Çukur köyüne girerken karşılarına bir köylü gelir:
“Ahmetler’de bir kızla oÄŸlan kaçmış, her yerde aranıyormuÅŸ” dese de bizimkiler bozuntuya vermeden yola devam ederler ve Akseki'nin Çaltıçukur köyüne ulaşırlar. Artık zamanı gelmiÅŸtir: Burada köyün hocasına imam nikâhı kıydırarak evlenirler./
***