Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali MüÅŸavir
ALÄ° KOÇ’A MEKTUP
AH ABÄ° AH…
Sen ne yaptın abi?
Bizleri kandırdın,
atlattın bizi.
Hissediyorum;
Sen bile bile ölüme yattın.
Bu vefasız, kahpe Dünyaya;
“batsın senin adaletin” der gibi,
kahreder gibi,
kimseciklere haber vermeden,
ormana, çalılıklara çekilip
usul usul göçen filler, aslanlar gibi,
çekip gittin.
Ama can evimizden vurdun,
gafil avladın bizi.
İnanamıyorum Abi ,
Ä°çim acıyor, ÅŸaka gibi,
çok erken deÄŸil mi?
Ne deyim ben sana,
Çok kırıldım, darıldım,
Ä°nsan söylemez mi ruhunu yeÄŸenine?
Ä°yi bilirim o ruhu ben,
Ölüme yattın sen.
Bilerek pusu attırdın kalleş hastalığa,
Yoksa aman vermezdin düÅŸmana,
Göre göre, göç ettin öbür dünyana.
Yıl 1963-64 Antalya Lisesi;
Ä°lk azarı iÅŸittim senin yüzünden,
Türkçe öÄŸretmenim Ä°brahim’den…
Çok baÅŸarılı olmalıymışım,
Çok baÅŸarılı olmak zorundaymışım…
Suçum; Ali KOÇ’un yeÄŸeniymiÅŸim.
Sonuç; Takdirname, okulda birinciyim.
19 Mayıs 1960’lı Yıllar:
19 Mayıslarda kasa-minder takımındaydın,
En güzel ters taklayı, parendeyi,
sen atardın.
Ellerin üzerinde,
ayaklarından daha iyi yürürdün,
atlama beygirindeki uzun eÅŸek, uçar halin,
bizi gururlandırır,
havalara sokardın.
Yıl 1974 Maribor:
Viyana Üniversitesindesin.
Telefon ettim, tez vakitte yanındayım dedim.
Maceraperestin biriydim, Haymatlos olacaktım.
Beni Maribor ya da Split’te karşılayacaktın.
Aman vermedi Avusturya polisi,
param az diye derdest edip sınır dışı edecekler beni.
Delikanlılık hali, polisle birazda dalaştık hani.
Çok dil döktün domuz polislere,
Gene de izin vermediler Viyana kapısına girmeme.
BoÅŸnaklardan öÄŸrendim daÄŸ yolundan sarkalım girelim dedim sana.
Medeni halinle beni öÄŸütleyip terbiyeledin, vazgeçirdin,
Dedin; geri dön vatana.
Yıl 2012 Manavgat;
Yayla davasının 5. DuruÅŸmasına BeyÅŸehir’e gidiyorum,
Ä°bo’nun kahvesinde karşılaÅŸtık, ÅŸakalaÅŸtık.
Çıkardın bana para verdin,
Benim de katkım olsun dedin.
Bunu yapan ilk sendin.
Almak istemedim.
YeÄŸenim Mustafa çaktırmadan;
“Al amca, çok kırılır, üzülür, kötü olur dayım…” deyince aldım,
Alacabel’den öte,
Tınaztepe Tesislerinde arkadaşlara yemek ısmarladım.
Ah be abi;
Mustafa, Ä°brahim, Ali, AyÅŸe,
Hasan, Hüseyin, yeÄŸen, çoluk çocuk,
Gelince bir araya,
Senin gıyabında ne tatlı konuşurduk.
Atar tutardık,
Ama inan abi sana kıyamazdık.
Senden kopardığımız paraları yerdik,
Bir de üstüne,
Biz haytalar sana cimri derdik.
Bazen seninle ağız dalaşı da ederdik.
Yeri gelir kapışırdık kendi içimizde,
Hiçbir ÅŸey olmamış gibi,
yapışırdık dışarıda, çevremizde.
Ah Abi,
Kimseciklere haber vermeden gittin ya,
AÅŸk olsun sana.
Bizleri halsiz, dermansız bıraktın,
Umarım gittiğin diyarda mutlu olursun.
Sıkıntın olursa,
tez vakitte geliriz,
Haber yolla bana.
Mehmet ARSLAN