Huriye HEARN Yazarın Tüm Yazıları
Huriye HEARN Ä°ngilizce ÖÄŸretmeni
BÄ°Z ÇOK ZENGÄ°NMİŞİZ DE HABERÄ°ZÄ°MÄ°Z YOK
Huriye HEARN
Bu gün okul yok; evdeyim, dört duvar arasında küçük oÄŸlumun öksürük sesleri ara sıra evdeki yalnızlığı ve sessizliÄŸi tuhaf bir ÅŸekilde bozuyor. Henüz sıcak bir tavÅŸankanı çayın kokusunu alamadan günün yapılması gereken iÅŸlerinin organizasyonu geçiyor beyin hücrelerimden bir bir. Sonra bir ses, “Hadi arayamadığın dostlarını ara “ diyor ya da bir sabah mesajı, gülen bir yüz gönder diyor. Bunu da yapıyorum kendimi biraz daha kalabalık ve zengin hissediyorum. Ama yine de bir tuhaflık var yaÅŸadığın anlarda, ıhlamur çiçeÄŸi rengi salonun duvarlarında gözlerim boÅŸ boÅŸ geziniyor ve beynim bu tuhaflığın nedenlerini bulmaya çalışıyor....
Ä°çimden kıyaslamalar, yargılamalar geçmiÅŸin bizlerde bıraktığı ve bu günün hissettirdikleri noktaların ayrımı ve bileÅŸimi kesiÅŸiyor. Bir çarpışma hissediyorum. Bir soÄŸuk ürpeti bütün ruh halimi sarıp sarmalıyor. Aniden yarı heyecanlı yarı istekli ve mutlu bir ses:
“Anneee bu gün havuçlu kek yapacaksın deÄŸil mi?”
Yumurcaklara verdiÄŸim sözü küçük oÄŸlum hatırlatıyor. Bu pembe ÅŸeker tadındaki cümle beni ister istemez kendi çocukluÄŸumdaki anlara, anların toplamına alıp götürüverdi....
Pek çok ÅŸeyin olduÄŸu kahvaltı sofrasına oturduÄŸumda beynimin ÅŸifrelerini dilim eleveriverdi ve “ÇocukluÄŸumda böyle zengin bir sofranın güzelliÄŸini yaÅŸamak ne iyi olurdu “ dedim. OÄŸlum“Anne yine kendi kendine konuÅŸtun” diyerek yüzünde ki masum gülücükle benimle alay ediyordu ve yaÅŸadığım tuhaflığa ayna tutuyordu gözlerindeki alaycı yaramaz naif bakışlarla... Neden sonra bu duygu karşılaÅŸtırmasının hiçte adil olmadığını anladım. Kendime ve aramızdan ayrılan o pek kıymetli sevdiklerimizin anısına yazık olurdu eÄŸer yaÅŸadıklarımı bir zenginlik öÄŸesi olarak adlandırmasam.
Koca koca evleri, kutu kutu yapan mütehitler ve mühendisler içlerini öyle güzel süslediler ki koca ÅŸehirlerin yalnızlığını hediye ettiler içindekilere. Bir sıcak ekmek alıp; “KomÅŸu, kahvaltıyı birlikte yapalım” deyip kimsenin kapısını çalamıyorsunuz ya da dumanı üstünde bir tas çorbayı isteseniz de vermiyorsunuz acaba ne düÅŸünür diye komÅŸularınız... Oysa benim fakir olarak adlandırdığım çocukluÄŸumun ne kadar zenginliklerle dolu olduÄŸunu ÅŸimdiki hayatın içinde olunca anladım. Kahvaltı soframızda çok ÅŸeyimiz olmazdı ama çayımızı çökeleÄŸimizi bizimle paylaÅŸan candan dostlarımız vardı. Onların kahkahalarıyla zenginleÅŸirdi sofralar.
Åžimdi evin önünde bir aÄŸaçımız olsun diye binlerce lira fazla paralar ödüyoruz emlakçılara ama o güzelim köyümüzdeki çam ormanlarının hepsi bizimmiÅŸ ve ÅŸimdi ne kadar doÄŸadan fakir olduÄŸumuzu anlıyorum.
Küçük yapay bir göletin bulunduÄŸu yer nedeniyle buralara raÄŸbet çok; hatta göle bakan evlerin fiyatları astronomik deÄŸerde... NeymiÅŸ, göl manzaralı evmiÅŸ! Ya bizim köyümüzün hemen yanı başından akan pırıl pırıl dereler ve derin vailerin içinde kendini döven sularının uÄŸultusunu dinlediÄŸimiz bir kanyonumuzun olmasına paha biçilebilir mi? Ä°ÅŸte ben bu zenginlikte doÄŸup büyüdüm ama ÅŸimdi yapay göllerle fakir bir çevreye mahkumum.
Güvenlikli bir site içinde olmak ve çocukların rahatça oynabileceÄŸi bir oyun parkının bulunmasını artık lüks olarak görmüyorum, niye mi? Koskoca bir köyde herkes çocukların güvenliÄŸinden sorumludur ve köyün her yeri çocukların oyun alanıdır... Ne bir kısıtlama ne bir endiÅŸe yaşıyordur anneler babalar tarlaya çalışmaya gittiklerinde, arkada bıraktıkları afacanlarını düÅŸününce… Oysa ben her oyun oynamak isteyince çocuklarım onların başını bekliyorum “aman” diyerek; sözde güvenlikli sitedeyiz ama buna güven denir mi? DaÄŸ başındaki köyümde duyduÄŸum güveni asla hissedemedim, güven fakiri olduk ister istemez, ama köyümüzde hala güven içinde hissedersin kendini.
Bilgisayarlar, televizyonlar, sinema salonları hep hizmetimizde ama candan dostluklardan hep uzaklaÅŸtık. Yemekten sonra çat kapı yapabileceÄŸimiz evler hep mi benim köyümde toplanmış? Randevusuz gidemezsiniz en çok selam verdiÄŸiniz arkadaşınıza bile. Oysa iÅŸte Ahmerler’de bütün evlerin kapısı açıktır konuÅŸmak isterseniz biriyle ya da tavÅŸankanı çayı ince belli bardaktan yudumlarsınız hangi kapıya gitseniz. O kadar çok ev vardır ki seçme noktasında zorlanırsınız ama büyük ÅŸehirlerde parmakla dahi gösteremezsiniz gidebileceÄŸiniz bir evleri çünkü yoktur. Ä°ÅŸte yine köyünüzün zenginliÄŸi ÅŸaşırtır sizi.
Bu sabahki kahvaltı sofrasının aslında ne kadar fakir olduÄŸunu, zenginlik ifademin bile ne çok anlam deÄŸiÅŸtirdiÄŸini anladım. Oysa asıl zenginliÄŸin içinde büyümüÅŸüm de bunun farkında deÄŸilmiÅŸim ve bunu fakirlik olarak nitelendirmiÅŸim. Bu düÅŸünceden oldukça utanç duyarak köyümde yaÅŸadığım zenginliÄŸin beni nasıl da çoÄŸalttığını anladım. Oysa büyük ÅŸehirlerin bizlere sunduÄŸu sanal hayat, anladım ki zenginlik deÄŸil aslında, git gide büyüyen bir fakirlik çemberinden ibaretmiÅŸ./
ahmetler.net'ten
***
Mustafa Koç’un Notu:
Huriye artık Ahmetler’in yazarı oldu. Onun bütün yazılarını büyük bir zevkle okudum, düzeltmelerini sonsuz bir sabırla yaptım ve bundan hiç yüksünmedim. Yazıları gittikçe olgunlaşıyor ve kendini geliÅŸtiriyor. DoÄŸrusu bunda birazcık emeÄŸim varsa helal olsun demem gerekiyor.
BaÅŸlangıçta yaptığı yazım ve dilbilgisi hatalarına raÄŸmen uzun ve edebi cümlelerde, zengin benzetmelerde neredeyse hiç hata yapmadı.
Ona : “Çok uzun cümleler, sana hata yaptırır, dikkat et” desem de o yine bildiÄŸini okumaya, yani uzun cümlelerde hata yapmamaya devam ediyor. Yolu açık olsun.
Yanlış anlamayın, bu yazıyı Huriye’yi tanıtmak için yazmıyorum; aksine ondaki geliÅŸmeyi anlatarak diÄŸer yazanlara örnek olması için ve yazma isteÄŸi duyup da çekinenler için yazıyorum.
Huriye isterse kızsın; ÅŸimdi geldiÄŸi yeri görünce bunu sizlere de anlatarak aranızdan bir iki yazar daha kapmak istiyorum siteye :)
Huriye’nin en beÄŸendiÄŸim yazılarından biri bu oldu: Tam bir Ahmetler ruhu ve Ahmetler kokusu dolu bir yazıydı. Ä°çinden çıktıkları topluma yabancı olan ve kabuÄŸunu beÄŸenmeyen insanların çok olduÄŸu günümüzde Ahmetlerle köyümüzün deÄŸerleriyle gurur duyabilmek övgüye deÄŸer.
Fırçanın yararı olmuÅŸ. :)
Huriye Hocanın hoÅŸgörüÅŸüne sığınarak birkaç teknik düzeltmeyi burada yayınlıyorum. Bu adeta "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!" gibi bir not! :)
Ben herkesin yazabilme yeteneği olduğuna, sadece bazı teknik bilgiye: dilbilgisi, yazım ve noktalama kurallarına biraz dikkat etmek gerektiğine inanırım.
Huriye hoca bu yazıyı üniversite öÄŸrencisiyken yazmıştı, ÅŸimdi artık aÅŸağıdaki hataları yapmıyor. Yazı yazma hevesi olanlara örnek ve ders olsun diye, Huriye için önerdiklerimi buraya ekledim.
Huriye'ye küçük öneriler:
Sevgili Huriye,
Åžimdi artık daha az hata yapıyorsun. Beni birkaç kere tekmelediÄŸin halde redaktörlük görevimi bırakmamak için direndim biliyorsun. Kimseye olmadığı gibi sana da kırgın ya da dargın deÄŸilim tabi ama görevimin de başındayım J
Gerçekten dilbilgisi ve yazım yanlışları en aza indi. Sadece bir ki teknik ayrıntı var.
Hiçbir zaman boÅŸluk çubuÄŸuna birden fazla basma. Fazla yarattığın her gereksiz boÅŸluÄŸu ben tek tek silmek zorunda kalıyorum.
Her sözcükten sonra sadece bir tek boÅŸluk vereceksin demek bu. Sen bazen 2-3 elinden ne gelirse boÅŸluk veriyorsun. J Yani ÅŸöyle:
Ona ne dedin ? olmaz. “Ona ne dedin?” olacak Ä°lkinde hem “ona” ile “ne” arasında 2 boÅŸluk var hem de soru iÅŸareti kelimeden kopmuÅŸ.
Her noktalama iÅŸaretinden sonra da bir karakter boÅŸluk bırakmayı ihmal etme. Bunlar yazının sayfaya düzgün yerleÅŸmesini engeller. Sözcük bitince virgülü koy, ,ki noktayı üç noktayı, soru iÅŸaretini koy.
Her noktalama iÅŸareti son harfin yanına konur önce boÅŸluk sonra iÅŸaret olmaz.
ÇoÄŸu zaman cümle sonlarında iki tane nokta koyuyorsun. Ä°ki nokta yan yana diye bir iÅŸaret yok. Ya da iki nokta üst üste olabilir. Aklın fikrin baÅŸka ÅŸeyde; o, iki kiÅŸi yan yana ya da üst üste olur ve baÅŸka yerde uygulanır bu kural. :)
Türkçe bir metinde “lüks” sözü “lüx” yazılmaz. : Ä°ngilizce yazacaksan da “ü” olmaz. :)
Sizin köyde yani 7 tepeli köyde “sinema”ya “sinama” mı derler? :)
Sen birine “Randevü” mü verirsin yoksa “Randevu” mu?
“gidemessiniz” deÄŸil “gidemezsiniz” diye yazarız.
“Ahmerlerde” yerine “Ahmerler’de” yazmalıyız.
“ama, fakat, ve ile demek ki, çünkü, ancak” gibi baÄŸlaçlardan sonra virgül konmaz; çünkü baÄŸlaç zaten o görevi yapar. “ama,”
“Bu sabah ki kahvaltı” derken bu sabahki” söz grubu bir sıfattır ve “sabahki” sözcüÄŸündeki “ki” bitiÅŸik yazılır.: “Bu sabahki kahvaltı” ÅŸeklinde yazarız.
Harf yanlışlıklarını her zaman yaparız, bir iki harfin yeri yanlışlıkla kayabilir onları not düÅŸmeme gerek görmedim.
Bu konuda ayrıntıları daha iyi anlamak için sitedeki “Söz uçar yazı kalır 1 ve 2” yazılarını tekrar oku.
Sonunda iyi bir yazar olacaksın!
Tebrikler, başarılar....
Mustafa Koç