Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali MüÅŸavir
BÄ°ZÄ°M KÖYÜN Ä°MAMI, YOKTUR DÜMENÄ°
Mehmet ARSLAN
Yıl 1978…
Aylardan AÄŸustos.
Åžafak sökende herkes baÄŸda bahçede.
GüneÅŸ diklenende, Serken’de, GüÄŸlen’de, Dikmen’de, derede… aÄŸaç gölgesinde.
Günlerden Cuma.
Cuma namazı kılınacak, köy odasında misafirlere yiyecek içecek sunulacak.
Anam bizim Hasan Hüseyin’e “Candanseveller” derdi. Ä°ÅŸte bu Candanseveller, Mezarardı’nda kara incir yemiÅŸ, anama yalandan; “Ana, Mezarardındaki bahçeye gittim, incir topladım, serdim, seledeki bir kilo kadar inciri de cami için getirdim.” demiÅŸ, sonra da anamın tekirine bir tekme sallayıp yüksek çardakta uykuya dalmış.
Anam ; “OÄŸlum baban camiye gitti, sen de varsan sevaptır” dese de bizim Hasan, tavÅŸan uykusunda horluyor, anamın sesini rüya gibi hayal meyal duyuyor.
Az sonra Koca Mustafa yanardağı patlar.
Hasan Efe tavÅŸan uykusundan babamın sopasıyla zıplar, can havliyle çardaktan cıbaya atlar, canını zor kurtarır.
Babam arkasından duyulmadık küfürler yaÄŸdırır.
Babasından hiç böyle terbiye görmeyen Efe, Ketir’e çıkar Manavgat’a doÄŸru hülyalara dalıp “Nedir bu hal?” diye düÅŸünmeye baÅŸlar.
Gün döner akÅŸam kararır.
Arzu ana; “Gel get oÄŸlum, baban sana fiske bile vurmayacak” diye yalvarır.
Bir yandan da babamı; “ÇocuÄŸa neden vurdun ay çükürlü” diye azarlar.
“Gelmez gayrı buralara, sen rahat uyu melun goca” deyip ilenir, “ÇocuÄŸa fiske vurursan ben de onunla başımı alıp giderim buralardan” diye de diklenir.
Hasan bu, anamın söylediklerini kafasına yedekler, direkten yüksek çardaÄŸa tırmanıp gelecek tehlikeyi tetikte bekler.
OÄŸlunun çardaÄŸa geldiÄŸini sezen anam yanına gelir, usulcacık “Yavrum bi ÅŸeyin var mı?” der.
Hasan; “ Bir ÅŸeyim yok anacığım. Suçum neymiÅŸ, babam beni niye tepelemiÅŸ?”
Arzu Ana: “Sorma oÄŸlum, bu kör olası hoca hutbede, Cuma namazına gelmeyen oÄŸullarınız anasıyla cima etmiÅŸ olurlar, ailecek topluca cehennemi boylarlar.” diyesiymiÅŸ, öfkesi ondanmış.”
Hasan Efe bu, uçuk kaçık, astığı astık, kestiÄŸi kestik, yol kesen, parayla kız kaçıran, kedi derisini tavÅŸan diye Konyalı hanımların omuzlarına düÅŸüren, önüne geçeni ezen, orman kanununu hükmedip, Sarı Ahmat’la gündüzleri aÄŸaç gölgesinde bekleyip, geceleri dost belleyen köyün efesi; cahilliÄŸin, deliliÄŸin zirvesi.
Sabaha kadar hükmünü verir. Åžafak sökende hocanın misafirhane kapısına varır ve yüzüne karşı fermanını okur.
“Bundan gayrı 24 saat içinde köyü terk edeceksin, yoksa ben seni terk-i diyar edeceÄŸim.”
Ertesi gün sabah namazı, hocasız kılınır.
Sonra ne mi olur?
Köye gençlerle futbol bile oynayan, sosyal, okullu genç bir hoca atanır. Cami de dolup taÅŸmaya baÅŸlar.
Derler ki ; “ Cahil hoca insanı dinden çıkarır...”
***
Bizim Hasan bir gün Manavgat pazarında birini haÅŸlar. Mahalle bekçisi Hasan’ı yakalar. Dayağı yiyen adamcağız bekçiye; “Bekçi efendi, ben bu deliden ÅŸikayetçi deÄŸilim” diye yalvarır; bekçi de Hasan’ı koyverir.
Delilik böyledir iÅŸte; kolayca ÅŸöhret olursunuz; Bütün bu yaptıklarıyla Hasan da çevrede iyice ünlenir. Adama anası kolayına “Candanseller” der mi? / 08.11.2010
***