Mustafa KOÇ Yazarın Tüm Yazıları
ÖZGEÇMÄ°Åž Antalya, Manavgat, Ahmetler doÄŸumluyum. Ä°lkokulu orada okudum. Aksu Ä°lköÄŸretmen Okulunu bitirdikten sonra 4 yıl ilkokul öÄŸretmenliÄŸi ve okul yöneticiliÄŸi yaptım. Daha sonra girdiÄŸim sınavları kazanarak Ankara Gazi EÄŸitim Enstitüsü EÄŸitim (Pedagoji) b&ou...
BÄ°ZÄ°M TAÅžLI DÜNYAMIZ
“Ahmetlerli misin? Senin de kaderin "taÅŸ"tan yazılmıştır..."
Ahmetler, taşın başında bir yer. Ben de iÅŸte bu taşın başındaki Ahmetler’de bir taÅŸ evde doÄŸmuÅŸum. Köyümüzü tanıtırken, GüÄŸlen Dağını, Ketirleri, Torosların taÅŸlı yamaçlarındaki büyük kaya tepelerin üstünü göstererek; biraz da gururla; “Ä°ÅŸte ÅŸu taşın başında yaşıyoruz” deriz… ÇoÄŸumuzun çocukluÄŸu da iÅŸte bu taÅŸların, kayaların arasında geçti.
“Taşın başı” deyimi, bilenlere biraz da yokluÄŸu, yoksulluÄŸu ve çaresizliÄŸi anlatır. Zaten Ahmetlerce’de “açlık çekmenin” adı da “taÅŸ gevmek”’tir. TaÅŸlı yollarda yürüdük, taÅŸlı sokaklarda oynadık. En kolay oyun aracımız bile taÅŸtandı. Uzakça bir yere yassı bir taÅŸ diker, buna “kale” derdik; kaleyi de elimize aldığımız küçük taÅŸlarla yıkma yarışı yapardık. Geceleri Issı TaÅŸ oynardık. Hiçbir ÅŸey bulamazsak en uzaÄŸa kim taÅŸ atacak diye yarışırdık. Ayak topunu bile iki taşı kale direÄŸi yaparak ortasında kocaman bir taÅŸ bulunan Kuyunun Alanında oynadık. Çukurdaki taÅŸlı tarlada Fersinli arkadaÅŸlarla köyler arası maçlar yaparken türibin mi vardı; seyirciler taÅŸların başına oturarak izlemiÅŸti bizi.
Analarımız babalarımız suyu taÅŸ oluktan içer; ekmeÄŸini hep taÅŸtan çıkarır. BuÄŸdaylarımız, TaÅŸharman’da, Kaya Altı’nda, TaÅŸ Ardı’nda yetiÅŸir. Eskiden unumuzu ÇataltaÅŸ’tan geçerek ırmaktaki taÅŸ deÄŸirmende öÄŸütürdük. Bu yüzden ekmeÄŸimizin, bulgurumuzun içinden diÅŸimize hep taÅŸ gelirdi.
Eskiden evlerimiz taÅŸ duvarla örülür, damların üstündeki yongalar rüzgardan uçmasın diye üzerleri taÅŸlarla bastırılırdı.
Bu taÅŸlı dünyanın taÅŸ gibi saÄŸlam karakterli insanları; TaÅŸ ÇeÅŸme’den su içer, Kalkan TaÅŸ’ı, Tıngıravık TaÅŸ’ı, TaÅŸlıca’yı dolaşır, Teke Taşı’nda, Arı Taşı’nda, Tuz Taşı’nda hayvan otlatır.
Dedem, namazlarını GoramÅŸadaki taÅŸ obanın önünde bir seccade gibi uzanan “Namaz Taşında” kılardı. Babam ya yollara taÅŸ döÅŸer, ya da yollarda gördüÄŸü taÅŸları temizlerdi. Kara Osman Emmi, taÅŸların arasından yeni yollar açma hastasıydı.
Bizim köyde birine iyilik dilekleri söylenirken, mallar ve canlar için esenlik dilerken; “Ayağına taÅŸ deÄŸmesin.” denir. Birisi kötü bir ÅŸey yaptığında; “Uyyy, başımıza taÅŸ yaÄŸacak…” diyerek endiÅŸelenir; çaresizliklerimizde “BaÄŸrımıza taÅŸ basarız.”
Dedim ya Ahmetlerli misin, demektir ki senin de kaderin taÅŸtan yazılmıştır. Ä°ÅŸte saÄŸlam karakterli “taÅŸ gibi” erkeklerin, “taÅŸ gibi” kadınların yetiÅŸtiÄŸi bu taÅŸlarla dolu küçük dünyamızda galiba ben taÅŸ gibi saÄŸlam çıkamadım. Çünkü içimde taÅŸ çıktı.
Bir haftadır böbrek taşı sancısı çekiyorum. Doktorlar der ki; “Bu taşı kırdıracağız.” Ä°çimde taÅŸ ocağı mı vardır nedir ki taÅŸ kırımı yapılacak bilemiyorum.
Åžimdi bu yazıyı bitirip siteye verdikten sonra hastaneye koÅŸup taşımı kırdıracağım. Ne demeliyim; hiç olmazsa hepinizden biraz “taÅŸ duası” bekleyebilir miyim? Ä°yi senaryo, bu taşın kırılması da ondan...
Hiçbirinizin içinde taÅŸ olmasın tabi! Ama dışımızdaki taÅŸları sevmekten de vaz geçemeyiz ki... Çünkü biz taÅŸlarla çevrili bir dünyanın çocuklarıyız. Ahmetler’in taşını toprağını zaten bu yüzden sevmiyor muyuz?
Bu yazıyı çok sevdiÄŸim bir “taÅŸ” türküsüyle bitirirken hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
“Kalenin dibinde bir taÅŸ olaydım
Gelene gidene yoldaÅŸ olaydım…”
***
Not:
Bu türküyü dinlemek isterseniz buraya tıklayın.