İbrahim ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
İbrahim Arslan
BU İŞ İDDİAYA BİNDİ
İbrahim Arslan
“Şurada bir namaz kılayım da öyle gideyim…”
Yörüklerin sorunları bitmez. Devamlı göçerler; on iki ayın hemen hemen hepsinde dışarıda yaşarlar. Kışları köy yakınlarında, yazları da yaylalarda geçirirler. Kışın köye yakında oldukları için fazla sorunları olmaz. Asıl sorunlar yazın yaylada başlıyor.
Yaylada keçi koyun gütmek için sürülerle dağdan dağa dolaşırlar. Köyde de bakılacak ekinleri vardır. Yayladan her ailenin kadınları ve erkekleri ekinler için köye inerler. Tabi ki hepsi gelmez; yarısı yaylada kalır ama mutlaka kadın erkek köye inerler. Ekin hasadı bitip harmanlar kaldırılınca tekrar yaylaya dönerler.
Komşu köyden Geceremeli (Gençler köyü) Hüseyin Ağa, ekini hasat etmiş; kızıyla yayla yoluna düşmüş. Tabi ki arabayla değil; eşek, katır ya da deve ile. Yörüklerin hayatı devamlı dağda geçtiği için her zaman cuma günleri camiye fazla gidemezler. Çünkü keçileri ve koyunları bırakamazlar.
Hüseyin Ağa kızıyla yaylaya giderken akşam vakti eski adıyla Sülles’e, yeni adıyla Güzelsu’ya varmışlar. Tam Güzelsu’ya vardıklarında yatsı ezanı okunmuş. O zaman da Ramazan günleriymiş; yani oruç ayı… Haliyle teravih namazı kılınacak. Bu namaz da öyle kısa bir namaz değil; 33 rekatlık uzun bir namaz... Hüseyin Ağa ezanı duyunca:
“Şurada bir namaz kılayım” demiş ve camiye dalmış. “Yaylaya gidince üç beş ay cami göremem…” diye düşünmüş.
Düşünmüş ama Hüseyin Ağa o zamana kadar da hiç teravih namazı kılmamış.
“Kızım sen bekle de ben bir namaz kılayım” demiş, kızına… “Merak etme şimdi çıkarım.”
Hüseyin Ağa girmiş camiye; başlamış imamla birlikte namaz kılmaya. Ama namaz bir türlü bitmek bilmiyormuş. Hüseyin Ağa iner kalkarmış, hala namaz bitmezmiş. Bir ara dışarı cıkmış ve kızına seslenmiş
“Kızım sen gide dur; ben sana yetişirim; bu iş iddiaya bindi. Bakalım hoca mı kazanacak ben mi kazanacağım?”