Mehmet KOCAAKÇA Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet KOCAAKÇA
ÇARESÄ°ZLÄ°K
Mehmet KOCAAKÇA
Çaresizlik; insanın yaÅŸadığı olayların içinden çıkamama durumudur. Elinin baÄŸlanması, yapabilecek hiç ÅŸeyin olmaması ve olayı kendi seyrine bırakmasıdır. Binlerce düÅŸünceleri beyninde harmanlayıp, fakat hiçbir sonuca gidememesi insanın yaÅŸadığı süreçte kendini içten içe kemirmesi ile çıkılmaz yolların yolcusudur insan. DüÅŸünceler yetmez, elin, ayağın gitmez, zaman bitmez ve yorulan bedeniyle insan yaÅŸamın dallarına tutunmaya çalışır.
YaÅŸamımızda birçok çaresizliÄŸe düÅŸeriz. Hepimiz saÄŸlıkta, hastalıkta, kazada, belada, sevdada, doÄŸal afette, savaÅŸta ve de yaÅŸamın herhangi bir sürecinde; nerede olursa olsun, bunu daha çok yüreÄŸimizde hissederiz. Ä°nsanın acıyla, kederle, hüzünle baÅŸ baÅŸa kalmasıdır çaresizlik. Sözün bittiÄŸi yerdesiniz ve yapabileceÄŸiniz herhangi bir durum yokken çaresizliÄŸe teslim olmaktan baÅŸka bir çare üretemiyorsunuz.
Geçmeyen zamanın yanında size, uzun bir bekleyiÅŸ vardır artık. BirçoÄŸumuz bildiÄŸimiz duaları ederiz, güzel temenni dileklerini dizeleriz, zaman her ÅŸeyin ilacıdır diye umudumuzu yeÅŸertiriz. En sevdiÄŸiniz insanların hastane odalarında tekrar normal yaÅŸamına dönmesi için mücadele ederken, kendinizde çaresizliÄŸin içine düÅŸüyorsunuz. Can olsanız can katacaksınız ama elden gelen bir ÅŸey yoktur. Doktorların, hemÅŸirelerin elinde sevdiÄŸiniz ameliyata giderken nemli gözlerle bir daha sevdiÄŸinizin gözlerine bakarsınız. Tekrar geri gelip gelmeyeceÄŸinin korkusunu en derinden yaÅŸarsınız. Çaresizlik içinde hastane koridorlarında parkeleri adımlarsınız, çıktığınız merdiven basamaklarını bir bir sayarsınız.
Dışarıdaki hayatın ne kadar anlamlı ve güzel olduÄŸunun farkına varırsınız. Hastane önünde beklerken bir tanıdık yüz, omzunuza habersizce uzanan bir el ararsınız. Yanınıza gelen dost yüze, size deÄŸen ele sıkıca sarılıp gözyaÅŸlarınıza engel olamazsınız. YüreÄŸinize o an ılık bir rüzgâr eser; usul usul dayanacak gücü dost yüreklerde bulursunuz. En zor anınızda ve çaresizliÄŸinizde yanınızda duran insanlarla ferahlarsınız. Umudumuzu koruyup yaÅŸama tekrar tutunursunuz. EÄŸer her ÅŸey umduÄŸunuz gibi gerçekleÅŸirse yaÅŸam seviciniz çoÄŸalır, çaresizliÄŸin elinden kurtulduÄŸunuz için kendinizi mutlu hissederiz.
DönmüÅŸsek evimize, kapımız dostlar tarafından ne zaman tıklanır diye umutla beklerken onların geliÅŸinde sonsuz seviniriz. En olumsuz düÅŸleri kurarken karamsarlık batağındayken, birden gün ışığına kavuÅŸmak insanın yeniden kendini yaÅŸama döndürmesidir. En kötüsü ise bütün çabalara raÄŸmen kaybedilen yaÅŸamdır.
Ölüm gerçeÄŸinde çaresizliÄŸin pençesine düÅŸeriz hepimiz. Her an yanınızda olan insanın sonsuzluÄŸa gitmesi karşısında size düÅŸen sabırlı davranabilmektir artık. Ne kadar baÅŸarabildiÄŸinizin ölçeÄŸi de yoktur çaresizliÄŸin içinde. Kendimizi onun yerine de koysak, ne kadar da çırpınsak, aÄŸlasak da zaman yolculuÄŸunda hatıralardan baÅŸka bir ÅŸey kalmıyor bize. Hüzünlerle gözlerimizden dökülen yaÅŸ kalır geriye.
ÇaresizliÄŸin resmini her zaman yaÅŸamımızın duvarına asarız. Ä°nsanın yaÅŸamında kaçınılmaz bir gerçeÄŸin resmidir aslında. SevmiÅŸsek, sevdalıysak tutkuyla ayrılığın acısında çaresizliÄŸin ocağına düÅŸeriz. Anlamsız kavramları yaÅŸarız daha çok ama sevdanın ateÅŸini ömrümüzce söndüremeyiz. Onunla yaÅŸadığımız anlar, gezip tozduÄŸumuz yerler bile gözlerimizin üstüne her bakışımızda perdelenir. Ä°çinden çıkamayacağımız bir hal alır artık yine çırpınırız kurtulmak için girdaptan ama gönlümüze söz geçiremeyiz. Gönül yaramızı sarmak beklide ömrümüzün sonuna kadar taşıyacağımız sevdiÄŸimizin bize bıraktığı en son hediyesidir. Ä°nsan sevdiÄŸini ve sevdasını yüreÄŸinden nasıl söküp atabilir.
Depremde yıkılan enkazın altında çaresizliÄŸe yakalananların yanında biz de çaresizliÄŸe boyun eÄŸeriz. Bir dilim ekmeÄŸe muhtaç, üstünü örtecek giyeceÄŸe ihtiyaç insanların karşısında biz de çaresizlikten, istesek de bir ÅŸey yapamamaktan eziliriz. Sel sularının alıp gittiÄŸi yaÅŸamların ardından biz de çaresizce sürükleniriz. Kazada kaybedilen canların karşısında yüreÄŸimize düÅŸen acıyla çaresizliÄŸimize isyan ederiz. Bütün ola sıkları hesaplarken “ah” ve “keÅŸke” derken olup bitene karşı olmayacakları düÅŸleriz.
Aç ve yoksul insanların yaÅŸamını görünce, onların çaresizliÄŸine düÅŸürmesin, “beterin beteri var, Allah göstermesin” diye dualar ederiz. Dikili bir aÄŸacı bile olmayan memleketleri görünce toprağımızın bizim en deÄŸerli hazinemiz olduÄŸunu fark ederiz. Anası, babası olmayan ve öksüz büyüyen insanların yanında biz onların çaresizliÄŸine ne kadar eÄŸilebiliriz. En kötü anımızda bile birçok insandan yer ve zaman açısından ÅŸanslı olduÄŸumuzu düÅŸünürüz.
Kör kurÅŸunlara hedef olunca körpe bedenlerin ölümünde çaresizliÄŸin en ağır bedelini ödemekteyiz. Davullu zurnalı düÄŸün havasında gönderdiÄŸin gencecik evladının cansız bedenine sarılmak, aklın durduÄŸu, sözün bittiÄŸi noktasında hayatta sendeleriz. Anaya nasıl anlatırsın, babaya ne söyleyesin, kardeÅŸe nasıl kıyarsın, nasıl anlatabilirsiniz çaresizliÄŸin dilinden. GözyaÅŸlarımız pınar olsa da, ağıtlarımız yükselse de gökyüzüne, topraÄŸa verdiÄŸimiz canı nasıl geri alırız. Her tutuÅŸunda, her adım atışında ve her bakışında yok olan deÄŸerin hatırlanmasıyla yaÅŸanıyor zaman.
Çaresizlik yeri doldurulamayan yaÅŸamların adresidir sanki bize. Bir nebze çıkabiliyorsanız çaresizlikten yine insanın uzattığı elinde, yufka yüreÄŸinde, tatlı sözlerinde kendinize geliyorsunuz. ÇaresizliÄŸin ilacı da bir nevi insanın kendisidir. Yine de umudunuz kırılmasın çaresizliÄŸin karşısında bir yol bulup çıkarız yaÅŸanılanlardan. Elimizi de uzatan, yüreÄŸini de veren, göÄŸsünü de siper eden insanların içinde çaresizliÄŸin resmini yapan bizleriz