Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali MüÅŸavir
ÇÄ°MÄ° LÄ°LER MANAVGATTAN MI GÄ°TTÄ°?
Önce kendimi tanıtayım: Ben Ünal ÅŸöhret Dirlik, Aksu Köy Enstitüsü’nde üç yıl okudum. Dördüncü sınıfta okurken enstitü kapatıldı. Ben hem Köy Enstitüsünde okudum, hem de adı Ä°lköÄŸretmen Okuluna çevrildiÄŸinde okudum. 1952’den bu yana bir ÅŸeyler yazıp çiziyorum. Dergilerde boy gösteriyorum. Åžiir ve folklor kitaplarım var. Åžiir ve folklorda amatör bir yazarım. 28 yıl köylerde çalıştım. Halk kültürü araÅŸtırmalarımda ilk ağızdan derlemeler yaptım. 24 kitabımın yirmisi Fethiye folkloru üzerinedir. Bu konuda çeÅŸitli ödüller aldım.
Milliyet Blog’da yazmaktan haz duyacağım. Daha çok folklor çalışmalarımdan yazılar sunacağım. Hiç kopamadığım ÅŸiirden ve ÅŸiir kitaplarından söz edeceÄŸim.
Saygılarımla.
Anılar
AKSU'DA AKSEKÄ°LÄ° ARKADAÅžIM, 599 MUSTAFA ENHOÅž
Akseki'nin Çimi köyünden Mustafa EnhoÅŸ'la Aksu'da birinci sınıfta buluÅŸtuk. O Çimi'den çıkıp gelmiÅŸ, ben de Fethiye'nin Ä°ncirköy'ünden. hazırlıkta okuyanlarla, sınavı kazananlardan tek sınıf yapmışlar idareciler. Yani o yıl tek ÅŸubeli tek sınıf birinci sınıf olmuÅŸ. Bizim gibi köyden kopup gelmiÅŸ, saf arkadaÅŸlar yanında hazırlıkta okumuÅŸ arkadaÅŸlar daha uyanık görünüyorlar, okulun sağını solunu iyi biliyorlardı. Kısa zamanda kaynaÅŸtık. Mustafa EnhoÅŸ hani ÅŸu EnhoÅŸ kolanyalarını yapan Aksekililerin sülalesindendi. Babası erken ölmüÅŸ, babasının adı halis'miÅŸ. Sonradan istanbul'a yerleÅŸen Mustafa oÄŸlunun birinin adını Halis koydu. Her yıl sömestr tatilleri geldiÄŸinde ben hiç köyümüze gitmedim. O zaman Antalya-Fethiye arasında vapurdan baÅŸka ulaşım aracı yoktu. Ne sahilden, ne de yayladan kara yolu ulaşımı da yoktu. EÄŸer Ä°stanbul-Ä°skenderun arasındaki 15 günde bir Antalya ve Fethiye limanlarına uÄŸrayan yolcu gemisini kaçırdıysak, ya da tatilden bir gün evvel gittiyse yandık, memlekete gidemezdik. Ya da Burdur-Denizli-Aydın-MuÄŸla üzerinden otobüsle gidilecek, ya da kalınacak. Bir haftalık tatillerin hiç birine gidemedim ben. Bol bol kitap okuma fırsatı buldum beÅŸ yılın sömestrlerinde. 1955/1956 yılbaşı tatili yaklaÅŸtı. Herkes köye gitmeye hazırlanıyor. Ben gene yılbaşını okulda geçireceÄŸim. Mustafa geldi, mütalaada. "Cumartesi günü bizim köye gidelim"dedi.. Olurdu, olmazdı derken oluru bastırdım." O annesine mektup yazmış, benim Fethiyeli arkadaşımı getireceÄŸim"diye. Ya da daha önceki tatilde konuÅŸmuÅŸlar. Sabahleyin idareden izin aldık. Ertesi günü ellerimizde çantalarımız Alanya ÅŸosesine çıktık. Alanya otobüsüyle Manavgat'a kadar gittik. Otobüsten iner inmez Feyzullah Dede geldi. Üç tane merkep var yanında. Feyzullah Dede Atatürk'ün Muhafızı Topal Osman'ın Emir ÇavuÅŸu imiÅŸ. Bindik merkeplere; dede önde biz arkada Manavgat çayını saÄŸ taraftan takip ederek uç saate yakın gittik. MeÄŸer kış aylarında Manavgat Çayının çıktığı yere yakın yerlere inerler, yaz aylarında da Çimi'ye çıkarlarmış. (Akışlar) Oymapınar barajının yapıldığı geniÅŸ alanda kışlak kalıyorlarmış. Beni bir hafta ağırladılar. Her akÅŸam yemeÄŸini ayrı bir akrabasında yedik. Onun Osmanlı Anası Sıddışah teyze Mustafa'dan hiç ayırmadı beni. O bir haftayı hiç unutamam.
Mustafa EnhoÅŸ EÄŸitim Enstitüsünü bitirdi.Erzurum taraflarında Lise öÄŸretmenliÄŸi yaparken Lisenin fark derslerini verdi, üniversiteye devam ederek baÅŸanlı bir avukat oldu. Åžimdi Ä°stanbul'da yaşıyor. ÖÄŸretmenler derneÄŸi adına Fethiye'de BeÅŸkaza Dergisi yayınlanıyordu. Sorumlu MüdürlüÄŸü ben yapıyordum. Postadan bana armaÄŸan edilmiÅŸ bir ÅŸiiri çıktı Mustafa EnhoÅŸ'un. Bir müddet dergicilik yapmaya uÄŸraÅŸtığı için bizim dergiyi görmüÅŸ. Sonra adresini yazdı göndermeye baÅŸladım. EnhoÅŸ'un o ÅŸiiri beni çok duygulandırdı. Derginin Eylül 1964 tarihli 31. sayısına, bizim Ortacalı arkadaşım Kemal Åžahin'in ÅŸiiri ile yan yana koydum. Kemal'in numarası 598 idi, EnhoÅŸ'un Ä°se 599. Numara sırasına göre koydum, Kemal Åžahin rahmetli de çok sevindi.
Feyzullah Dede, Srttışah Teyze, EnhoÅŸ'un iki amcası ve bizim Ortacalı Kemal Åžahin hakka yürüdüler.Kala kala bizler kaldık. EnhoÅŸ'un ÅŸiirini bloÄŸuma alıyorum. Ona, eÅŸine, çocuklarına bizim devrenin Aksekililerine selam olsun.
BENÄ°M ÖÄžRETMEN KARDEŞİM (Ü. ÅžÖHRET’E)
Mustafa EnhoÅŸ
Biliyorum bir köydesin ÅŸimdi
Anadolu'nun bir köyünde
Bir köy evinin ocağının başına oturmuÅŸsun
OturmuÅŸsun da kaderini düÅŸünürsün.
Duyuyorum kalbinin nasıl vuıduğunu
Neler düÅŸündüÄŸünü sabaha dek
Mutlu günler bizler için
Benim öÄŸretmen kardeÅŸim.
Sen her sabah vatanınla sevişirsin
Ben de duyarım aynı sevgiyi
Tüm çocukların gözlerine koymuÅŸuz
Yaşamayı, neşeyi.
Altın günlere açık kapılarımız
Aynı şarkı ile dolu kafalarımız
“Fikir Ordusu
Feyz Ordusu
Nur Ordusuyuz biz”
BeÅŸkaza Dergisi Sayı 31 Eylül 1964/Fethiye
Sevgi Ali VAROL ve Mustafa KOÇ abilerim.
Bu yazıyı okuyup bana değerlendirmelerinizi iletir misiniz ?
Yerleri ben tam olarak kestiremiyorum.
Bir de Çimi'liler yazdıkları kitaplarda ve Sitelerinde buralardan hiç bahsetmiyorlar ! Çok garip.
Akseki tarihini yazanlardan birisi de bu Çimili Mustafa ENHOÅž ve de Çimili Kemal ÖZKAYNAK.
Şaştım kaldım.
Çimide (kendi sayfalarından aldım);
Hane isimlerinin otaya çıkış sebepleri:
Kurucusun ismine göre (Abdullafendin, Hasanefendin, Zeynebin, Gocüsün ).
Mensup olduÄŸu meslek ya da ünvan ismine göre (PaÅŸin, Ayin, Beyin, ZeybeÄŸin, Gadin, Müftin, Emürün, BaÅŸçavuÅŸin).
Etnik ismine göre (Arabin, Arnavudin, BoÅŸnayin, Çerkezin, Gürcin).
Kurucusunun yaptığı iÅŸ göre (Devecin, Berberin, Terzin, Demürcün, galeycin, Mücellidin).
Hane reisinin karekteristik özelliÄŸi ile (AlabaÅŸin, Pepin, Delasenin, Dedehafızin, Garabayramin, MeleÄŸin).
GeldiÄŸi yörenin ismine göre (Alavadanin, Gebecelin, Bucaklin, Saraçlin,).
GeldiÄŸi memleketin ismine göre (Cazalin, Tunuslin, Mısırlin, Medinin,) diye isimlendirilmiÅŸtir.
- Bazılarının manasın da çözebilmiÅŸ deÄŸiliz: Zamayin, Hesin, HaniÅŸin,
Yoksa bizim köyden mi gittiler; Aralarına birazda "Türkin" mi eklendi ? Kalmuk DöllüÄŸü?
Bana biraz yerel bilgi.