Mehmet ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet Arslan Yeminli Mali Müşavir
İnsanoğlu Kuş Misali
DAĞLILARLA BİR AKŞAM
Türkmenlerin adı Antalya’da Yörük, Bursa’da Dağlı.
Birlikleri Akdeniz ve Ege’de YÖRDER/YÖRÜKDER, Bursa’da DAĞDER.
Bu gün sizlere Uludağ’dan bir haberim var.
Yıl 1985
Bursa-Keles’te turnem var.
İşim Mal Müdürlüğü teftişi ve vergi incelemesi.
İç ve dış denetim.
Başka şansım yok, bir ay boyunca Keles’te kalmak niyetim.
Keles, Uludağ’ın kucağında 1050 metre rakımında.
Kurulduğu yer tamda bizim Dalibiladan kıvamında.
Bursa’dan tek minibüs çalışıyor, sabah yedide Bursa’dan kalkış, akşam beşte Keles’ten geri dönüş.
Yetiştin yetiştin yoksa olduğun yerde çakılıp kalırsın, ya da kömür kamyonlarıyla yol alırsın.
Yörenin ekonomisi; hayvancılık, kesim ve kömür madeni kara elmas’a hapis.
Çobanlar, bizimkiler gibi sürüleri satmışlar, paralarını “altından rüzgar geçen, yaşatmayıp süründüren” kamyonlara yatırmışlar. Gündüzleri hiç görünmezler, kömürleri geceleri taşırlar. İnsanımız bir garip, halbuki Uludağ’ın eteklerinde yemyeşil yaylalar var. Dünya’nın en güzel suyu Uludağ’dan çıkıp akar.
Keles dört yanı dağlarla çevrili yamaçlardan aşağı doğru bir koyakta. Saat beş altıdan sonra in cin cirit atıyor sokakta. Şehrin en mevki mevzi yerinde “Humeyni” diye bir birahane var, şehre tepeden bakar. (1) Humeyni Şah’ı devirmiş, bizimkisi adını meyhaneye vermiş. Çelişkiyi merak ettim, bir bira ısmarladım; Ne Humeyni’si vatandaş bildiğin Bektaşi/Batıni, sanırsın Geyikli Baba’nın yakını, sakalı bıyığı sarı üzüm salkımı. (2)
Cami şehrin ortasında, yanı başında bir içkili lokanta var. Sahibi ekabir, kendi elleriyle kırk kişilik yemek yapar, kırk birinci kişi gelince dükkanı suratına kapar.
Bir ay boyunca Orman Dairesi’nin tesislerinde konakladık, Bursa’yı çoluk çombalağı özledik. Ne yalan söyleyeyim iyice yayladık, kanlarımızı tazeledik.
Dönüş vakti geldi çattı, pılıyı pırtıyı topladık, haydi Allahaısmarladık.
Serviş Şefi demez mi?
“Gidemezsin!”
“Nedenmiş yiğidim?”
“Sen Yörüksün, bizdensin!
Turne yaptığımız arkadaşım Tunceli’li, o benden kıdemli/eski, geleneğimize göre onun söz hakkı öncelikli, ama ona aldıran yok.
Burada hapis mi kalacağız?
Akşama misafirimizsiniz seni ağırlayacağız.
“Yaa?…”
Kuzu kestik, ekabirin lokantasını da açtırdık kafaları kıracağız.
Akşam oldu ekabirin lokantasına doluştuk.
Masa çilingir, kuzu çevirme yiyeceğiz, üstelik demleneceğiz.
Lokanta sahibi ellili yaşlarında bıçkın delikanlı, tam karşısına oturttular beni, belli ki itibarlı…
Ekabir otomatik makine gibi çın çın indirip kaldırıyor, bende ayıp olmasın diye rakıya saldırıyorum.
Tamam da en fazla iki duble benim kapasitem, gözlerim kaydı masanın altına girecek kafam.
Ekabir boyuna kadeh kaldırıyor, ona uymasam ayıp oluyor.
Şef imdadıma yetişti;
“Mehmet abi sen ona uyma,o dudak tiryakisi, kaldır indir makinesi,hala içtiği birinci dublesi”
Vay canına hayata bak, bir şey daha öğrendik.
Hemen lavobaya gidip ağız, yüz, kafayı suyla ütüledim. Titreyip kendime gelip ekabirle eşit şartlarda oynamaya maçın ikinci devresinde başladım.
Hayat böyledir işte, insanoğlu kuş misali konar göçer, yuvarlana törpülene son güne ulaşır.
- Humeyni : İran Şahı Rıza PEHLEVİ’yi İran’ın tüm sağ-sol, dindar-dinsiz kesimlerinin desteğini alarak deviren, gücü tamamiyle ele geçirdikten sonra ötekilere hayat hakkı tanımayan İran İslam Cumhuriyeti kurucusu. 1979
- Geyikli Baba : Uludağ’da oturan geyiklerle dostluk kurduğu söylenen Bursa’nın fethinde Abdal Musa ile önemli rol oynayan Bektaşi Dervişi. 1326