Huriye HEARN Yazarın Tüm Yazıları
Huriye HEARN İngilizce Öğretmeni
DERNEK ÇALIŞMALARI NASIL GİDİYOR?
Huriye HEARN
Bizim dernek kurulalı epey oluyor. Kuruluş aşamasında ve dernek fikrinin ortaya çıkması konusunda heyecanlanan ve bu fikrin gerçekleşmesinde gönül birliği edenlerle birlikte oldum. Bu fikri ilk olarak beş yıl önce Mustafa Koç, Mehmet Arslan, Hüseyin Kara, ben ve yanımızda bulunan diğer gönüllülerle Antalya’nın yüksek yaylalarından birisi olan Fesleğen yaylasında konuşmuş ve büyük bir heyecan duymuştuk.
Çocukluğumdan bu yana doğal bir dernek çatısı içinde büyüdüm. Ahmetler’de ben çocukken yayla davası, köyün su işleri, ya da diğer önemli sorumluluklar gerektiren konular benim de şahit olduğum evlerde konuşulurdu hep.
Yayla davası meselesi olunca babam Deli Ahmet (Ahmet Demir), Zobu (Ahmetl Ali Koç) emminin evine gider uzun tattışmalara dahil olur, fikir teatisinde bulunur, mahkeme için Zobu emmiyle birlikte mahkemeye gidecek ve orada bizi temsil edecek kişileri toplarlardı. Yayla davasını Zobu emmim ve babam kadar sahiplenen diğer büyüklerimizde oldu elbette. Bu kişilerden bir tanesi de hiç şüphesiz ki Daylak emmi İbrahim Koç’tu. Babam ve Zobu emmi’ye bu bayrağı teslim etmeden önce o, yıllarını bu işe vermiş, adeta kendisini bu davaya adamıştır. Sadece bu meseleye mi dersiniz, elbbetteki hayır, Alıçlı Yatak’tan köyümüze getirilen su için bizzat köylülerimizle biriikte kazma kazıp, ustalarla çalışmış ve işçilerin ihtiyaçlarıyla kendisi bire bir ilgilenmişti. Bizler hala İbrahim emminin hizmetlerinden faydalanmaktayız. Çeşmelerimiz hala onun adını fısıldar usulca akarken kendi yoluna. Köprü de köy yolu da onun uzun muhtarlık yıllarında yapıldı.
Köyümüze emeği geçen bu insanların hepsini rahmetle anmalıyız. O zaman sanki bir dernek mi vardı? Ama bu değerli insanlar Ahmetler’de doğal bir dernek bilincine sahipti. Biz ve bizden önceki nesiller bu gönül işçilerinin oluşturduğu, dayanışma kültürüyle büyüdük. İstesek de bu kültürden ayrılamayız sanırım. Çünkü içimize işlemiş. Bizlere ve diğer kuşaklara bu dayanışma ve yardımlaşma kültürünü miras bırakan büyüklerimiz, kendi dönemlerinde imkansızlıklara rağmen köyümüzde birlik ve beraberliği sağlayıp Ahmetler için mücadele etmişlerdir. Onları her gün saygı ve sevgiyle yad etmeliyiz.
Babalarımız ve dedelerimiz bizleri bir dernek çatısı altında görebilselerdi eminim çok sevinirlerdi. Güzel işler ve harika hayelleri gerçekleştirmek için kurulan derneğimizden ilk önceleri müjdeli ve hareketli haberler alıyorduk. Bazen derneğin bir makama ziyareti, bazen küçük bir toplantı haberi biz gurbettekileri sevindirip heyecanlandırırdı. Bizler uzak yerlerde de olsak birbirimizi arayıp, neler olduğunu, neler yapacağımızı veya dernekle ilgili planlarımızı telefonla da olsa konuşup mutlu olurduk. Tuhaf bir şekilde atalarımızı mutsuz eden konuları, başta yayla davasını konuşmak ve çözüm yolları aramak bizleri de en az onlar kadar mutlu ediyordu. Bu heyecan bizim kuşaklara büyüklerimizden kalan bir mirastır; onun değerini bilmeliyiz.
İlk başlarda bir “Yayla Şenliği” düşüncesini konuştuğumuzda bunun bir hayal olmadığını biliyorduk. İnsanlarımızın böyle bir paylaşıma, dostluk ve kardeşlik bağlarının güçlendirilmesine ihtiyaç duyduğunu gözlemledik. İlk yayla şenliği köyümüzün sosyal hayatında bir devrim sayılır. Bunu da gerçekleştirdi ilk dernek üyeleri. Bu tatlı heyecanı herkese yaşattı. Derneğin yayla şenliklerine bizzat şahit olup katılma şansı bulduğum için ben de kendimi çok şanslı hissediyorum.
Yeni yönetim bu yıl bir etkinlik yaptı mı bilmiyorum ama derneğimizden yeni bir proje haberi alamadık. Haksızlık etmek istemem ama bir faaliyet varsa köyün sitesine bildirilirse herhalde orada yayınlanır. İstanbul’da yaşayan bir Ahmetlerli olarak derneğimizin faaliyetlerini bilmek ve derneğimizle ilgili güzel haberler almak istiyorum.
Elbette dernek, sadece yönetime seçilenlerden ibaret değildir. Dernek çalışmalarıyla ve köyümüzün sorunlarıyla ilgili düşüncesi olan herkesin derneğe yardımcı olmasında da fayda var. Dernek yönetimi de arada bir yapılan ve yapılacak olan işlerle ilgili bilgiler vermeli, üyelerle paylaşmalıdır.
Parasız bir şey yapılamaz. 10 liralık küçük aidatlarla bile çok şey yapabileceğimiz söylenmişti; ama bugüne kadar hiç kimse bizlerden bir aidat istemedi. Eğer parası yoksa dernek bir etkinlik yapamaz.
Geçtiğimiz yıllarda iki kez, çok güzel “Yayla Şenliği” yapmıştık. Arkasını getiremedik. Ahmetler Mağarasının açılması için bir şeyler yapmalıyız. Kanyona tam olarak sahip çıkabilmek için orada bazı projeler hazırlayıp tesisler kurulabilir.
Dışarıdan gözlemlediklerim bunlardır. Umarım en kısa sürede güzel haberleri hep birlikte duyarız. Dernek üyelerinin daha faal bir çalışma takvimi oluşturup, bu takvime köylülerimizi ve dışardaki üyeleri de dahil edip, güzel ve kalıcı işlere imza atmalarını diliyorum.
Bu arada şenlik ateşini Aldürbe’de yeniden canlandıralım, atalarımzın ruhlarını bir kez daha şad edelim.
Huriye Hearn, İstanbul