Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz Tekirdağlı anne babadan, Burdur ili Yeşilova ilçesinde doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Keşan ile Tekirdağ arasında geçti. İlk, orta ve lise eğitimini Keşan'da tamamladı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
GÜN BATIMININ SİHİRLİ GÜZELLİĞİ
Aralarına uzun yılların
girdiği iki arkadaş,
karşılaştı deniz kenarında.
Yürümekteydi henüz biri,
varmamıştı arkadaşının yanına.
Siyahtı giysileri, saçları gibi.
Dağılmıştı saçları
düşünceleri gibi.
Belli yoktu neşesi.
Biraz dalgındı,
biraz kederli.
Diğeri bankta oturmuş.
Hülyalı bakışlarla
izlemekte denizi.
Kısa kollu gömleği
mavi renkte, deniz gibi.
Kıpır kıpır
salınmakta rüzgarla.
Deniz de deniz yani,
oynaşan mavi sularında
küçücük beyaz köpükleri.
Yanına gelen adamın,
“Rüzgar yok ama
bilmem nedendir
bu huzursuz kıpırtılar?”
sorusuna oturanın
gecikmedi cevabı:
“Oyunlar oynamak niyeti.
Dans ediyor muzipçe.
Nasıl da yakışıyor
şu bembeyaz köpükleri
duru mavi tenine.”
Gülümseyerek döndü ardına,
Görünce ayakta bekleyeni
Heyecanla kalktı ayağa.
İki yana açtığı kollarına
sığdırdı sevincini.
Sevgisini, özlemini.
Sonra sarılmalar, öpüşmeler,
tatlı tatlı konuşup
kahkahalı gülüşmeler.
Bittiğinde sonsuz sanılan sohbetler,
“Yağmur yağacak” diye
konuşuyor bu kez.
Kopkoyu sesiyle
yeni gelen.
“Kararacak ufuklar.” derken,
simsiyah ayakkabılarına bakıyor.
Berikinin bakışları ufukta:
“Ama şu an çok güzel,
her yeri saran
harika bir kızıllıkta.”
“Sonra çakacak şimşek
gümbür gümbür
gelecek fırtına.”
diyerek
uzatıyor elini arkadaşına:
“Aldanma kızıl cazibeye,
sakla şu esrik bakışını
cilveli bir tazeye.
Haydi gel kaçalım.
Birkaç kadehte kaybolalım.”
Gün akşama
dönmek ister gibi
ama bırakamazken
güneşi,
kızıl hareler sarmışken
cümle alemi,
kucaklamışken bulutları
güneşin alev dilleri.
Nasıl anlatayım
bilmem ki,
bu mucize şöleni…
Bakışları berikinin,
üzüm buğusuyla,
kalakalmış gün batımında,
heyecanlı bir harekette
göğüs kafesi.
Fısıldıyor hayran hayran:
“Ben bu kızıl alevlerden
içerek aşk şarabımı,
şu masmavi derinlerde
sarhoş olup kaybolmuşum.
Halimden çok hoşnutum.”
Omuz silkip, dudak büktü
sözlerine arkadaşının, diğeri.
Başını çevirip bakınca
henüz veda edemeyen
batan günün haşmetine.
O anda kalbinden
gümbür gümbür duygular
karıştı nefesine, sindi gözlerine.
Bir ‘ah’ çıkıp dudaklarından
çöküverdi dizlerinin üzerine.
Denizin minik mırıltıları
kulaklarına değerken,
gözleri yağmurlu
iki insan
yan yana oturmuş
şimdi ufku seyretmekte
kıyıdaki bankın üzerinde…