Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz Tekirdağlı anne babadan, Burdur ili Yeşilova ilçesinde doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Keşan ile Tekirdağ arasında geçti. İlk, orta ve lise eğitimini Keşan'da tamamladı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
HAVA MALÛMATI
“Celilee! Gel de şu televizyonu açıver. Ajansın eli kulağında. Başlamasıyla bitmesi bir olur. Hava malumatını kaçırmayalım. Bakalım bu hafta esecek mi rüzgar?"
"Eskiden ne güzeldi. Hem bedeni hem gönlü hoş ederdi esen yeller. Bahçemizi de ağaçları da nasıl özlüyorum. Yapraklar esintiye uyum sağlayarak kıpırdardı. Ya çiçeklerden gelen mis gibi rayihalar? Balkon kapılarından girerdi odalara. Duvarlar bile çiçek çiçek tüterdi."
"Ben en çok kavak yapraklarının hışırtısını severdim o zamanlar. Ay ışığının ağarttığı bahçemizi seyir ederken, hışırdayan yaprakların ezgilerini dinlemeye doyamazdım. Hayaller kurar, dalar giderdim."
"Kız Celile, duymuyor musun beni? Açsana şu televizyonu. Bunaltan hava ne zaman değişecek öğrenelim. Vallahi bu sıcaklar inme indirecek kalbime korkarım."
"Ooo teşrif ettiniz nihayet küçük hanım! Aç aç bak, başlamış ajans. Az kalsın kaçıracakmışız. Aa ne yapıyorsun sen? Kapat o pencereyi çabuk. Bütün sokağın sesi içeriye saldıracak. Sonra başım ağrıyor. İlaç içiyorum. O da mideme dokunuyor. Allahtan yeni doktorum Selim Bey oğlum bir mide ilacı yazdı da çektiğim ağrılar bitti. Ne demek sokakta kimse yok. Allah Allah nereye gitti bu kadar insan, çoluk çocuk? Buharlaşmadılar ya sıcaktan! Bizim apartmanda bile bir biz bir de kapıcı Samet Efendi mi kalmış? Eee nerede bu insanlar? Haa, yazlıklarına gittiler demek, serin hava için… Yok yok ısrar etme yine, gitmem ben yazlık eve. Rutubet işler kemiklerime orada. Nasıl mı? Kız senin kafan çalışmaz mı hiç; deniz suyu ile aynı seviyede değil mi o ev? Bahçe kapısından adım atınca kuma değmez mi ayakların? Sonra da deniz suyu yıkamaz mı? Bu yüzden rutubet sarmıştır her yanı. Zaten çoktandır gitmiyoruz. Çürümüştür her şey."
"Onu bunu bilmem de bu yazı atlatabilirsem ne ala. Ama hava malumatında söylediklerine göre her yıl biraz daha artacakmış sıcaklar. Ne oldu bu havaya da şaşırdı kendini?"
"Nee! İklim krizi de ne demek? Biz mi sorumluymuşuz havanın kafayı bozmasından? Ay çok hoşsun kız Celile, nasıl bozmuşuz havanın ayarlarını? Allah’ın işine nasıl karışsın insan? Ay ay günaha da sokarsın sen insanı. Dur anlamadım. Koskoca dünyayı da üzerimizi örten gökyüzünü de kirletti insanlar mı dedin sen? Hiç insanın kirinden değişir miymiş hava? Allah Allah duy da inanma!"
"Ne diyorsun yine sen, annen yazlık evi açıp temizletecek mi? Delirdin mi, hayatıma kastın mı var senin? Rutubet çürütür şu yaşlı kemiklerimi. Yürüyemem, hareket edemem. Ağrılar sarar her yerimi. Gitmem ben, siz gidin keyif yapın!"
"Nasıl yani, sıcak kuma mı gömeceksin bacaklarımı? Ama elalem ne der? Konu komşu ölmeden gömüyor torunun seni demez mi? Allah Allah kum banyosu dedikleri şey bu muymuş? İyi mi gelirmiş demek? Arasana Doktor Selim Bey evladımı. O olur derse gidelim madem!”
"Yıllarca gelini Esma’ya, torunu Celile’ye yazlık evine gitmemekte direnen Makbule Hanım’ın artık dayanamaz hale geldiği sıcak hava yüzünden yeni tanıştığı ve çok güvendiği doktorunun önerisiyle bu direnci kırılır. Yazlık eve gider. Ne kemikleri ağrır ne de sıcaktan bunalır. Keyfi yerindedir artık. Dünyada geçireceği son ana dek hava malumatını izlemek aklına bile gelmez."