Mustafa KOÇ Yazarın Tüm Yazıları
ÖZGEÇMİŞ Antalya, Manavgat, Ahmetler doğumluyum. İlkokulu orada okudum. Aksu İlköğretmen Okulunu bitirdikten sonra 4 yıl ilkokul öğretmenliği ve okul yöneticiliği yaptım. Daha sonra girdiğim sınavları kazanarak Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Eğitim (Pedagoji) b&ou...
İYİ YETİŞMİŞ İNSANLARA
HER ZAMAN İHTİYACIMIZ VAR
Köyümüzden Yetişen Her İnsan, Hepimiz İçin Açılacak Bir Kapıdır.
İnanır mısınız, özellikle köyümüzle ilgili zorlukları aşmak için bize destek olacak iyi yetişmiş insanların eksikliğini hep hissettim. Bu nedenle Ahmetlerli bir çocuğu, bir merdiven tırmanırken görmek bana her zaman heyecan verir.
Haklı Olmak Yetmiyor; Güçlü de Olacaksınız, Birlik de Olacaksınız
Rahmetli babamın muhtarlık yaptığı yıllarda özellikle yayla konularını dinlerken onun vefatından sonra da yaylayla ilgili bitmez tükenmez yargı süreçlerini, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerindeki bürokratik engellemeleri yakından gördüm. Sonunda anladım ki bu ülkede haklı olmanız, işlerinizi görmenize yetmiyor; ondan daha çok, yanınızda iyi yetişmiş yol arkadaşlarınız ya da arkanızda bilgili, etkili destekçileriniz olması da gerekiyor. 400 senelik Ahmetler Yaylasından ayağımız kesilmek istenirken ve bununla ilgili amansız ve anlamsız bir mücadele yapılırken tek eksiğimizin “adamsızlık” ya da “sahipsizlik” olduğunu görmek bana tarifsiz bir acı da verdi. Herhalde bu nedenle olacak, okuyacak olan her çocuk, sanki bizi bu yalnızlıktan kurtaracak gibime gelir.
Bildiğiniz gibi bizim bu yayla konusu uzun bir hikaye ve daha öncesini saymazsak cumhuriyetle yaşıt, neredeyse 100 yıldır sürüp gelen bir dava. Geçen yıllarda, yayla konusunda karşılaştığımız engeller ve uğradığımız haksızlıklar karşısında, Antalyadaki yetkililere; bu konunun bir hak arama meselesi olmaktan çıktığını söyleyip şöyle demiştim:
“İç yüzünü tam olarak bilmenize imkan olmayan bu yüzlerce yıllık yayla konusunun geldiği yeri özetlememi ister misiniz? Dışarıdan bakınca bu konu, iki tarafın karşılıklı bir hak arama kavgası gibi görünse de gerçek öyle değil. Çünkü burada; “haklı ve güçsüz” olanlar, “haksız ve güçlü” olanlarla karşı karşıya… Bu işin yüzlerce yıldır sonuçlanmamış olmasının asıl nedeni de budur.”
Sorunlarınıza Sahip Çıkmazsanız Zaten Yenilmiş Sayılırsınız
Köyümüzün yalnızlığıyla ilgili olarak, özellikle bu yayla konusunu örnek verdim ki hepiniz beni daha iyi anlayacaksınız. İlk defa üç beş kişi bu sorunlara sahip çıkmaya çalışırken güçsüzlüğümüzün nedeninin sadece köyümüzün yoksulluğu olmadığını anladık. Sorunlarımıza sahip çıkacak, köyümüzün haklarını yüksek makamlara anlatabilecek insanlardan mahrum olmanın da çok zararını görmüşüz. Daha fazla avukatımız, daha fazla müdürümüz, daha fazla sözcümüz olsaydı bugün belki daha farklı bir noktada olabilirdik. Toros kayalıklarının arasındaki birkaç yüz dönümlük düzlük için insanlarımızın avukatlara, mahkemelere, onca keşiflere, yazışmalara yıllardır boş yere dökülen milyarların hesabını bilen yok. Aynı paraları karşımızdaymış gibi durmayı tercih eden Çimili dostlarımız da bizimle birlikte verdiler.
Çoğunuz bilmez; ama dedelerimiz, babalarımız, amcalarımız, dayılarımız dedelerimiz gibi daha büyük dedelerimizin ve onlarca muhtarın hayatı bu yayla davası için boğuşmakla geçmiş. Üstelik onlar çok yerde hem hukuken hem fiili olarak bu yayla meselesi nedeniyle yeteri kadar ezilmişler. Geçmişe doğru gittiğinizde bunu daha iyi görebiliyorsunuz. Ama bu yazının konusu yaylayı anlatmak değil. Sadece bir gerçeği hatırlatmak istedim. Bu sorunun sahipsizlikten, adamsızlıktan ve bilgisizlikten buralara kadar sürüp geldiğini hatırlatmak için örnek verdim. Neyse ki artık koşullar değişti ve yayla artık eskisi kadar büyük bir sorun olmaktan çıkmış görünüyor.
***
Sorunlarımızın çözülmesinde bir kapı açabilmek için ne yazık ki adalet her zaman iyi işleyemeyebiliyor. O zaman iki şansınız var: Ya çok paranız olacak ya da iyi yetişmiş insanlarla siyasi bir destek bulacaksınız.
Ahmetlerli Çocukların Okumaktan Başka Seçimi Yok
İşte Ahmetlerli çocukların bir üniversite kazanması, beni bu nedenle heyecanlandırıyor ve onlarla gurur duyuyorum. Çocuklarımız okusunlar ve daha iyi yerlere gelsinler ki hepimiz hissettiğimiz yalnızlıktan kurtulalım.
Şüphe yok ki Ahmetler’den çıkan herkes; -belki şanslı birkaçı dışında- geldikleri yerlere tırnaklarıyla gelmiştir. Bu da hayatı daha değerli kılan bir başarı sayılır. O nedenle bizim toprağımızdan çıkıp bir yerlere ulaşabilen bütün insanlarımızı kalpten selamlıyorum. Çünkü yola çıktığımız noktaya, sıfır noktasından başlayan bir yolculuğa bakınca bunun ne kadar değerli olduğunu anlayabilirsiniz. Yani şimdi nerede bulunduğunuzdan daha çok, nereden geldiğinize bakmanız ve geldiğiniz yeri unutmamanız gerekiyor.
HES döneminde Ahmetler Kanyonunu doktora tezi yapan Nejdet Özberk, Ahmetler’in okuyanlarını da tezinde anlatırken; okuyanların genellikle çıktıkları topraklara yabancılaştığını ancak Ahmetler’in okumuşlarının, aydınlarının köylerine, halka yabancılaşmadıklarını bunun da HES mücadelesinin kazanılmasında payı olduğunu yazmış. Dışardan bir bilim insanının bizim için bunları söylüyor olması elbette çok değerli.
Hepimiz biliyoruz ki bu ülkede bir yerlere gelmek çok zor. Bir yerlere gelmek için de ya çok şanslı olmalısınız, arkanızda bazı destekleriniz olacak; ya da çok çalışmak ve işinizi çok iyi yapmak zorundasınız. Oysa bizler ne çok şanslıyız ne de arkamızda birileri var. Bizim gibilerin çalışmak ve daha başarılı olmak dışında bir seçeneğimiz yok. Bu nedenle okuyan ve okuyacak olan bütün Ahmetlerlilere, bulundukları yerlerde; okullarında ya da işlerinde başarılı olmaya mecbur olduklarını hatırlatmak istiyorum.
İyi Yetişmiş İnsanlara Her Zaman İhtiyaç Var
İyi yetişmiş insanlara her zaman ihtiyacımız olacak. Onlar sadece kendi gelecklerini değil ata topraklarındaki sorunlarla mücadelede rol almak için iyi yetişecekler. Çocuklarımızı yetenekleri ölçüsünde en iyi şekilde yetiştirme konusunda inatçı ve kararlı olmalıyız. Unutmayalım ki köyümüzden yetişen her insan, hepimiz için açılacak bir kapıdır ve yeri geldiğinde insanlarımızın arkasında görünmez bir kale gibi duracak olanlar onlardır.
Ahmetlerliler olarak dünden bugüne yine de çok büyük yol aldığımız doğrudur. Köyümüzden yetişen değerli insanların dönüp dolaşıp Ahmetler’e bir katkısı olmalı; sorunlarımızla daha iyi mücadele edebilmek için birlik içinde ve köyümüze daha fazla ilgi göstermeleri de gerkiyor.
Çocuklarımız şimdiden önce kendileri için, aileleri için sonra da köyümüz ve ülkemiz için kendilerine iyi hedefler seçmeli, iyi bir eğitime yöenelmelidir.