KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!        

Tarih 8 Mart 1857. Amerika’nın önemli ÅŸehirlerinden NewYork’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin iÅŸçi, 16 saatlik iÅŸgününün 10 saate indirilmesi ve çalışma ÅŸartlarının iyileÅŸtirilip ücretlerde artış isteÄŸi ile greve baÅŸlar. Örgütlenme iÅŸini kadın iÅŸçilerin yaptığı grev o güne dek yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biridir.

Eylemi durdurmak isteyen polis, patronlarının desteÄŸi ile binlerce iÅŸçiyi fabrikaya kilitler. Bu sırada sebebi bilinmeyen bir yangın çıkar. Ä°ÅŸçiler içeride kilitlidirler. Çığlıkları yayılır ÅŸehrin sokaklarına.

Fabrika çevresinde toplanan halk, çığlıkları ve daha da kötüsü kurtulabilme umudu ile pencereden kendini atan iÅŸçilerin önlerindeki betona çakılma sesleriyle çılgına döner.

ÇoÄŸu kadın 129 iÅŸçi fabrikanın duvarları arasında diri diri yanarak can verirler!

Bu elim olayı Amerikan basını önemsemez. Haber yapılmaz.

Yıllar sonra 1911 yılında Clara Zetkin ve Rosa Luxeenburg adlı kadın siyasetçiler yıllarca kaybedilen kadın emekçiler adına, tüm kadınların ellerinden alınan haklarına yeniden sahip olabilmelerinin gerçekleÅŸmesi adına çalışıp her yıl Mart ayının 8. Gününün kadınlara ayrılmasını saÄŸlar.

Oysa bu olaylardan asırlar önce kadınlara bakış açısı ve hakları çok baÅŸkadır…

Kadim tarihlerden bu yana toplumlarda kadınlar öncü olmuÅŸlardır. Kadın akıldır, akıl verendir hürmet edene. Ä°lk Türk toplumlarında Mete Han her kararında danıştığı, Hanlığın tüm toplantılarında diz dize oturduÄŸu eÅŸi için her zaman;
“ Ben Han’ım. EÅŸim de benim Han’ım” demiÅŸtir. Kadın berekettir, bolluk getirir deÄŸerini bilenlere. Kadın anadır. Besleyip büyütür rahmindeki canı.

Ve dünyaya hediye ettiÄŸinden itibaren yetiÅŸtirir; korur, kollar. Kadın ÅŸifa dağıtır. Yaralanan bedenleri iyi ettiÄŸi gibi örselenen ruhlara ilaç olur. Kadın dirliktir, düzendir. Kadın güçtür, güçlüdür.

Tarih ilerledikçe kadın deÄŸersizleÅŸtirilmeye baÅŸlar. Orta ÇaÄŸ denen karanlık çaÄŸda konan yasaklar sadece kadın söz konusuysa uygulanır. Avrupa ülkelerinde kadına karşı vahÅŸetin adı Engizisyondur. Kurulan Engizisyon Mahkemeleri’nde çeÅŸitli suçlamalarla verilen ceza hep asılmak ya da diri diri yakılmaktır. Asılır kadınlar, canlıyken yakılırlar. Arap toplumları ise, kız doÄŸan bebeleri topraÄŸa gömerek boÄŸarlar. Kadını ÅŸeytanla bir tutarlar.

Oysa Yaradan bir yaratmıştır erkek ve kadını. Oysa analar kadındır!

Asırlar geçse de ilerlese de dünyada her ÅŸey, kadına bakış açısı deÄŸiÅŸmemiÅŸ, ilerlememiÅŸtir. “Kadın aklınla...” diye baÅŸlayan cümleler hala kullanılır.

“ Kahkaha atma!”

“Kıyafetine dikkat et!”

“ Kadın kısmı çok soru sormamalı!” gibi cümleler daha da geliÅŸmiÅŸtir zaman içinde. Tacize, hatta tecavüze uÄŸrayan kadının suçlu bulunduÄŸu bir zamanda yaÅŸamaktayız. Hatta tecavüzcüsünden hamile kalan kadın için;

“BebeÄŸe bir ÅŸey olmasın. Kadın ölebilir!” diyebilenler bile vardır.

Oysa..... Kadın müziktir. Dinleyen kulaklara huzur saçan, mutluluk veren.

Kadın resimdir. Bakıp da görmesini bilen gözleri renklerin armonisinde gezdirir. Kadın edebiyattır. Okumasını bilene romanlar yazdırır.

Kadın çiçektir. Åžefkatle, ilgiyle, sevgiyle dolu ortamda verdiÄŸi rengin seyrine, kokusunun eÅŸsizliÄŸine doyum olmaz.

Kadın varsa hayat vardır. Kadın varsa düzen vardır. Kadın varsa huzur vardır. Kadının olduÄŸu yerden neÅŸe ve keyif eksik olmaz.

Dünyayı kadınlar yönetse, gezegenimizde yaÅŸayan her fert hayatın ne kadar güzel olabildiÄŸini hisseder diye düÅŸünüyorum. Bunun hayalini kurarak, tüm kadınlara hepimize, deÄŸer bilen, hak gözeten, mutlu bir dünyada yaÅŸamak umuduyla günümüz kutlu olsun diyorum.

Mehtap ÖZ