Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz TekirdaÄŸlı anne babadan, Burdur ili YeÅŸilova ilçesinde doÄŸdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları KeÅŸan ile TekirdaÄŸ arasında geçti. Ä°lk, orta ve lise eÄŸitimini KeÅŸan'da tamamladı. 1982 yılında Ä°stanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
KAHVE
Sanatkar bir marangozun yetenekli elleriyle ürettiÄŸi kahve sehpası. “Fiskos Sehpası” deniyor adına çoÄŸu kiÅŸi tarafından. Ben “Kahve Sehpası” demeyi seviyorum.
Kahve sehpamın kaidesi, taşıyıcı üç ayak üzerinde yükseliyor. Tabanından baÅŸlayarak ince ahÅŸap motiflerle kaplı. AÄŸacı böylesine ince ve zevkli iÅŸleyebilmek yüksek bir becerinin iÅŸi. Alkışlanacak bir yetenek.
Tabla bölümünü örten dantel örtü çeÅŸitli hesap iÅŸlerinin kullanıldığı zor bir tığ iÅŸi. Zincirler, dolgular, tırabzanlar, aralara batıp çıkan tığ oyunları. Modeli çıkarıp üreten beyni, uygulayan elleri, nurunu akıtan gözleri öpmek gerek. Çok zahmetle üretilmiÅŸ, bakmaya, incelemeye doyulmayacak bir el iÅŸi. Üretene selam olsun.
Sehpayı kaplayan dantel örtünün üzerine yavaÅŸça bırakılan gümüÅŸ tepsi. Kahve sunumu için özene bezene yapılmış. Kenarları iÅŸini çok iyi bilen ve zevkle yaptığı belli olan bir gümüÅŸ ustası tarafından ‘kakma’ yöntemiyle süslenmiÅŸ. Fincanların olduÄŸu bölüm tepsinin ayası yani yüzü. Ayna gibi parlak ve duru. Usta, kahveler içilmeden önce tepsinin ayasına bakmayı tembih etmiÅŸ. Sonra da “ BoÅŸalan fincanları tepsiye yerleÅŸtirmeden önce yine bakın aynasına tepsinin” demiÅŸ. Yani kahve öncesi ve kahve bitince. Böylece kahve sonrası memnuniyetin yüze vurmuÅŸ ifadesini görmeyi saÄŸlamış. Tabii kahvenin tadının yanında, eÅŸlik eden sohbetin verdiÄŸi keyfi de anlayabilmek için.
Parlak beyaz fon üzerinde çivit mavisi kuÅŸun kanatlarını açmış bir tasvirinin olduÄŸu fincanın porseleni öyle ince ki, ortamın ışığı rahatça geçebiliyor fincanın içine. Oldukça hafif olan fincanın tabağı da uçan kuÅŸ figürü ile süslü. Kulpunda minicik çivit mavi kuÅŸlar kanat çırpmakta. Bu kadar küçük desenleri ince ustalıkla yerleÅŸtiren sanatçı kutlanmaya deÄŸer. Kim bilir, belki de kuÅŸların kanat çırpışları sebeptir fincanların bu denli hafif olmalarına…
Kahve öncesi ve sonrası birer yudum su içilmesi önerilmekte. Öncesinde içilen su dili temizleyip, kahvenin tadına varmaya sebep olurken, kahve bittikten sonra içilen bir yudum ise ağız içi temizliÄŸini saÄŸlamakta. Bu amaçla fincanların yanında gelen iki yudumluk bardakların kristali de fincanlara yakışır sadelik ve şıklıkta.
“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” sözünü doÄŸrular nitelikte içilen kahve. Henüz ikram edilmeden önce mutfaktan koÅŸup gelen buram buram kokusu, damakları ÅŸenlendiren tadı, bol köpüklü yoÄŸunluÄŸu son derece keyifli. Ağızda kalan dengeli tadı boÄŸazdan yumuÅŸacık inip mideye varana dek devam ederken, nefese dolup hoÅŸ duygular yaÅŸatan aroması da cabası.
Kahveler içilip gümüÅŸ tepsinin aynasındaki mutlu ve doygun yüzü görünce, bu ÅŸahane lezzete artı deÄŸer katan yanındaki hoÅŸ sohbeti unutmamak lazım.
“Kahve bahane, sohbet ÅŸahane!” demiÅŸ ya büyüklerimiz, ben de “ Kahvenin tadı yapanın sevgisinde ve sabrında gizlidir” sözümü ekleyerek, kahveyi yapan yetenekli ellere, sohbetinin sıcaklığı, bazen öÄŸretici ve düÅŸündürücü, çokça eÄŸlendirici, nasıl geçtiÄŸini anlayamadığımız bal gibi zamanlara sebep olanlara selamlar olsun, teÅŸekkürler olsun.