İbrahim ARSLAN Yazarın Tüm Yazıları
Ä°brahim Arslan
KARA BEŞİR'Ä°N YAYLA GÖÇÜ
Ä°brahim ARSLAN
Bizim hikayelerimiz genellikle ya yaylaya giderken ya yayladan göçerken yaÅŸanan olayları ya da yaylada ve köyde gecen hikayeler, anlatır.
Eskiden araba ve traktör gibi motorlu taşıtlar olmadığı için köyden yaylaya, yayladan köye göçerken at, eÅŸek (merkep), katır ve deve gibi hayvanlar kullanılırdı. Burada anlatacağım olay da iÅŸte bir yayla göçü sırasında geçiyor.
Her sene güz ayları geldiÄŸinde yayladan göçme telaşı baÅŸlar. Herkes atına, eÅŸeÄŸine, devesine eÅŸyalarını yükleyerek köye dönmeye baÅŸlamıştır.
Kara BeÅŸir lakabıyla tanınan Mehmet Vural’ın o zamanlar göç için yeteri kadar hayvanı yokmuÅŸ. Kara BeÅŸir, köyün en zenginlerinden Mehmet Ali Küçükakca’ya varıp ÅŸöyle der:
“Mehmet Ali dayı, benim göç için malım yok. Köye gidesiye bana bir deve, bir eÅŸek ya da bir katır verir misin?”
Mehmet Ali’nin hayvanı çoktur. Hem de bu lafın üstüne ne denir ki? Köy yerinde yardımlaÅŸma vardır kimse kimseyi yolda koymaz. Mehmet Ali, Kara BeÅŸir’e;
“Ulan Mehmet, seni burada koyup gidecek miyiz? Al develerden birini de göçünü göçür.” demiÅŸ.
Kara BeÅŸir deveyi almış, herkesle beraber yükünü yüklemiÅŸ. Devedeki yükün üstüne de kıl çadırını atmış, yola cıkmışlar. Çimi köyünü geçip Akseki’ye doÄŸru varırken devedeki kıl çadır rüzgarın etkisiyle devenin başına dolanmış; neye uÄŸradığını ÅŸaşıran deve de ürkmüÅŸ. Ürkünce başındaki çadırla birlikte koÅŸmaya baÅŸlamış.
O sırada Çimili Abdullah denilen birsi katırının üzerinde bahçesinden evine dönüyormuÅŸ. Deveyi öyle görünce bu defa deveyi o ÅŸekilde gören katır da ürkmüÅŸ. Katır ani bir refleksle geri dönmüÅŸ. O hızla dönünce de Çimili Abdullah’ı üzerinden bahçeye fırlatmış.
Az sonra oradan geçmekte olan Toma Dayı, Çimili Abdullah’ı bahçede görmüÅŸ:
“Abdullah Emmi bu bahçe senin deÄŸil; ne ararsın orda?”
Toma Dayının gerçek adı Mustafa’dır.
“Mustafa sorma, bahçeden geliyordum, katırın üzerine bindim, yolda giderken birden anlamadığım bir ÅŸey oldu. Åžeytan mıdır, cin midir yolda önümüze bir ÅŸey çıktı; katır ürktü beni de iÅŸte buraya, bahçeye attı. Allah’tan bana bir ÅŸey olmadı.”
Bu arada Gara BeÅŸir, deveyi yakalamak için devenin arkasına düÅŸmüÅŸ, deve arıyor. Yolda Çimili Abdullah’ı görünce;
“Abdullah Emmi benim deve kaçtı gördün mü?” demiÅŸ.
“Ulan BeÅŸir, o yoldan geçen senin deve miydi?”
“Evet emmi benim deveydi. Göç göçürüyorduk.
“BeÅŸir, senin deve benim katırı ürküttü beni de bu bahceye attı; az kalsın ölüyordum.”
Sözünü bitiren Çimili Abdullah geçirdiÄŸi ÅŸoku atlattıktan sonra hemen orada kara BeÅŸir’i yakalamış ve onu adam akıllı bir dövmüÅŸ. Tabi ki her zaman baÅŸkalarını tongaya düÅŸüren Kara BeÅŸir, deveyi sorduÄŸuna bin piÅŸmandır ama bu kez kendisi tongaya düÅŸmüÅŸtür ve dayağı yemiÅŸtir.