Mehmet GÜNGÖR Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet GÜNGÖR
KEÇE
Haba da bir keçe de bir giyene,
Güzel de bir çirkin de bir sevene :)
Mehmet GÜNGÖR
Kaybolmaya yüz tutan Türk el sanatlarından birisi de geleneksel yöntemlerle elde edilen keçedir. DiÄŸer sanatlarla birlikte 11. yüzyılda Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türkler tarafından getirildiÄŸi biliniyor. Günümüze kadar ulaÅŸmışsa da geliÅŸen hayatın kolaylıkları ve imkanları ile keçe, malesef bir alt kültür giysisi olarak anılmaya baÅŸlamıştır.
Çok eski zamanlarda keçe, evlenecek olan hem erkeÄŸin hem de kızın çeyizinde bulunurmuÅŸ. Eski Türkler, soylu birine ölüm cezası vermek zorunda kaldıklarında kanını akıtmamak gerektiÄŸine inanırlarmış. Bu yüzden soylu suçlu, keçeye sarılır ve üstünde kırk atlı dolaÅŸtırılarak kemikleri un ufak edilirmiÅŸ.
Köyümüzde de yok denecek kadar az olmasına raÄŸmen hala yörükler bahar aylarında geleneksel yöntemlerle keçe yapmaktadırlar. Keçeden halı yerine geçen yaygı(1*), soÄŸuktan korunmak için çadır ve çoban kepeneÄŸi yapılmaktadır.
Keçeden yapılan kepeneÄŸe eskiden ev, yurt, yuva derlermiÅŸ. Çünkü kepeneÄŸi yörükler her gittiÄŸi yere sırtında taşıyıp ihtiyaç duyduÄŸunda yaÄŸmurda soÄŸukta kullanabiliyor. Uyumak istediÄŸinde kepeneÄŸi kendine ev, yuva yapabiliyor.
Keçenin halk arasında "ilancık"(*2) denilen siyatik hastalıklara iyi geldiÄŸi söylenir. Köyümüzde yakın zamanda keçeyi en güzel Hamış Ebe (Fatma Vural) yapardı. Rahmetli ebemin yaptığı keçeler ve kepenek biraz poturlu ve ağır olurdu. O yüzden bizim Ketir Mahallesinin kepeneklerini yapmaya genelde Hamış Ebeyi çağırırlardı. Allah uzun ömür versin ve kulakları çınlasın…
Keçe, koyunların sonbaharda kırpılan yünlerinden (yapağı); daha da en iyisi, kuzuların ilkbaharda kırpılan yünlerinden elde ediliyor. Keçe yapılacak yünler içerisinde pıtırak, ot vb. gibi ÅŸeyler olup olmadığı kontrol edilir. Varsa temizlenir ve yünler elle didilir(*3).
Daha sonra çıtırak(*4) aÄŸacından veya çaltı(*5) aÄŸacından yapılan yayla atılır, Yaya, yünü hallaç gibi atmak için vurulan alete de tokmak veya atacak denir. Yayın gerili ipliÄŸine ise "KiriÅŸ"(*6) adı verilir. KiriÅŸ, yeni doÄŸmuÅŸ kuzu bağırsağından yapılır. Atıcakla(*7) dağıtılan yani atılan yünler, belirli bir kalıbı olan çula serilir. Serilen yünlerin üstüne kazanda kaynatılmış çam dalı ve sabun suyu serpilir.
Yün çulla beraber rulo ÅŸeklinde sarılıp uzun iplerle sıkıca baÄŸlanır ve tekrar baÅŸka bir iple sarılır ki bu ipi her iki kiÅŸi karşılıklı asılarak yuvarlayacaktır. Böylece rulo halindeki yün yuvarlandıkça birbirine sıkışıp yapışacaktır. Bu iÅŸleme "çatmak" veya "yuvarlama" denir. Bu iÅŸlem, bazı köylerde ayakla tepme yöntemiyle yapılır. Daha sonra keçe açılıp serilir ve dirsekle yuvarlamak sureti ile keçenin sıkılaÅŸması ve çekmesi saÄŸlanır. Bu iÅŸleme de "eyleme"(*8) denir. Eylendikten sonra rula halindeki yün artık keçe olmuÅŸtur. Keçe, kurutulup kepenek olarak dikilir.
Yörük ve göçebe kültürüne alışmamış veya bu kültürü bilmeyen insanlar bu hayat ÅŸartlarına uymak zorunda kaldıklarında büyük zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşırlar. O yüzden yörükler genellikle oÄŸullarına yörük kızı almak isterler. Ama ilginç olan yörük kızı yörükle evlenmek istemez, çünkü yörüklerin hayat ÅŸartlarının zor olduÄŸunu bilir. Yörüklere gelin giden kızın annesi her zorlukta ve kızının zor durumunda "kızımı ne doktorlar, ne mühendisler istedi de vermedim" diye yakınır, söylenir.
Ä°lkbaharda göçmek, yörükler için ayrı bir duygudur. Bu duyguyu yaÅŸamayan bilmez. Her ayrılıkta hüzün ve duygusallık vardır. Yollar, makinelerin tekerleklerinin dönmesi ile alınmaz; uzun yollar, ağır ağır, adım adım alınır; daÄŸlar, adım adım aşılır. Bu yolculuk da bir Yörük için bambaÅŸka bir duygudur.
Yollar bir türküdür, bu yolları yürüyen bir Yörük kızının türküsü de ÅŸöyledir:
Haba da bir keçe de bir giyene :)
Güzel de bir çirkin de bir sevene :)
Ahmetlerce Sözcükler:
(*1) yaygı : Sergi, yere serilen, kilim, çul gibi ev eÅŸyası
(*2) ilancık : Eklemlerde aÄŸrı ÅŸeklinde kendini gösteren bir hastalık
(*3) ditmek : Birbirine dolaÅŸmış olan yünleri ayırmak, düzeltmek, kullanılacak duruma getirmek. “Yün ditmesini bilmiyorum.”
(*4) çıtırak : ÇöÄŸre bitkisinin aÄŸacı, “sakız aÄŸacı” ve “çitlembik” de dedir.
(*5) çaltı : Dikenli bir Akdeniz bitkisi. Dikenleri alınan çaltı çubuÄŸu çok sert ve saÄŸlamdır.
(*6) kiriÅŸ : Yay adı verilen eÄŸri aÄŸaç dalından yapılan aracın iki ucuna ip gibi gerilerek tokmakla vurulduÄŸunda oluÅŸan titreÅŸimle yünleri dağıtmaya yarayan, bağırsaktan yapılma tel.
(*7) atıcak : Yünü dağıtmak ve kabartmak için kullanılan yayın kiriÅŸine vurulan tokmak.
(*8) eylemek : Keçe yapılırken keçenin sıkılaÅŸması için dirsekle ya da ayakla yuvarlanması