Zehra Özdemir Yazarın Tüm Yazıları
Zehra Deniz ÖZDEMİR Manavgat Doğançam köyünde doğdu. İlkokulu Doğançam'da, Ortaokul ve Liseyi Manavgat'ta okudu. Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Ahmetlerli Mustafa Özdemir'le evli ve iki çocuk annesi olan Zehra Özdemir, ...
KEŞKE
Zehra Deniz ÖZDEMİR
Bazı şeylerin kıymetini zamanla daha iyi anlıyoruz. Hele hele onu kaybedince… Sanıyoruz ki onlar her zaman bizimle hep öyle kalacak...
Eğer gerçekten gönlünü almak istediğimiz biri varsa neden gidip almayalım. Helallik istenecek varsa hayatımızda bunu ertelemeden gerçekleştirmemiz gerekir. Sevdiğimizi çekinmeden söylemeliyiz ki uzakta da olsa da hissetmeli yanında olduğunu.
Yıllar önce, ilk yasam tecrübelerimi yasadığım şehirden hüzünlenerek ayrılırken içimden sanki “Bursa’ya doydum” diyordum. Bu kadarı yeter sanmıştım. Oysa yetmezmiş; arkadaşlarını, anılarını bırakıp geldiğin yer sonradan daha da değer kazanıyormuş meğer.
Bana "abla " diyen Olgay, elindeki bir tutam Bursa kartpostallarını uzatıp; “Abla özleyince bakarsın” demesi ne kadar kıymetliymiş… Ben o an için o kadar önemsemediğim kartpostalları bile bu kadar özleyeceğimi ve rüyalarıma gireceğini hiç hesaba almamıştım. Aradan kısa zaman geçmesine rağmen bu kartpostalları ne çok aramıştım. Sonradan Bursa’yı çok özlemiş; insanıyla, sokağıyla bana güven veren bu şehri çok aramıştım. Her arkadaşımın hayatındaki rolünü daha iyi anlamıştım. Öğrenci yurdundaki o rezil günlerim bile hiç aklımdan çıkmayacak kadar tutku olmuştu içimde.
Bazen elimizin altında sandığımız değerler kıymet vermezsek uçup gidiyor. Sevgiyle beslemek, yanında olduğunu hissettirmek bile yetermiş diyorsun aslında. Geriye getirmek istersin bazen zamanı o anı yasamak için, o güzel günlere dönmek için… Bazen hayattaysa dostların şanslı olursun ucundan yakalarsın eski günleri ve onlar bile yeter deyip avutursun kendini. Ama bazen kıymetini bilememenin burukluğu da içinde bir yumak olu, içini kemirir. Bazen de keşkeler dudaklara dökülür. “Keşke yasasaydı” dediğimiz birileri mutlaka vardır. Ama bu keşkeleri demeden onlar yaşarken düşünebilseydik bunları.
Ben eskiden biraz daha eskileri çok merak eder, çok sorardım. Soy ağacımı derinden öğrenmek isterdim geçmişimi. Keşke daha öncekileri tanısaydım, onlarla ilgilenebilseydim, belki biraz daha dualarını alırdım; tıpkı babaannem için dediğim gibi…
Geçmiş fotoğraflara baktığımız zaman geçmiş anılar bir film gibi dalgın dalgın bakışlarla gözlerimizin önünden geçer gider. Gönül ister ki “keşke”ler" yerine "iyi ki" sözü dökülmeli dudaklardan.”İyi ki yapmışım, iyi ki yaşamışım ve vereceğimi vermişim...” diyebilmek, gönülleri geniş, vicdanı rahat yapar.
Şimdi düşünüyorum da elimizde o kadar güzellikler var ki... Çocuklarımız hele bir büyüsün demek yerine, onların yarım yamalak konuşmalarını, kendilerini anlatmalarını dinleyip bunun tadını çıkarmak lazım.
Birçok iş yapabiliyorsak, yorulduk demenin yerine bunları yapabildiğimiz için sağlığımızın kıymetini bilip şükretmeliyiz. Sonuç olarak bugünü en güzel şekilde, içinde bulunduğu güzelliklerle yaşamak lazım. Her şeye bir bahane uydurmadan, hayatın önümüze serdiği şartlara uzun, kısa, yağmurlu, sıcak ya da soğuk demeden hayatı olduğu gibi hissedebilmek, yaşayabilmek lazım.
Hepinize" keşkeler" yerine" iyi ki yapmışım" diyebilme şansı diliyorum.
Sevgilerimle…