Mehmet KOCAAKÇA Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet KOCAAKÇA
LÄ°KYALILAR
Ahmetler köyünde yaÅŸamış olduÄŸumdan daÄŸlar hep benim özlemimdi. Uzaktan bakınca karlı daÄŸlar her an adeta beni çağırır. Gözlerimizin yakın gördüÄŸü daÄŸların kucağında ki aÄŸaçların, taÅŸların arasında düzlüÄŸünde ve uçurumunda yürüyerek yeni bir dünyaya yol alıyorum. Yedi yüzyıllık göçebe yaÅŸamı olan Ahmetler insanına daÄŸlar yaÅŸam biçimidir. Davar ve koyun sürülerinin ardında ömrümüz akıp gitmiÅŸtir daÄŸların eteklerinde. Bizi besleyen, koruyan ve gözeten daÄŸlar sevdalarımızı söyletir, acılarımızı dindirir. Öfkelenirsek, efkârlanırsak hüzünlenirsek ve dellenirsek sevincimizin baharını, acımızın gözyaşını daÄŸlar sığındığımız limandır.
Azığımızı katarız, göçümüzü yıkarız, sevdamızla kaçarız, ocağımıza ateÅŸimizi yakarız ve olurda hani kabahatimizde yine daÄŸlara sığınırız. Bir aÄŸacın gölgesinde, bir inin kovuÄŸunda, bir yamacın uçurumunda ya da uzanıp giden ovasının yeÅŸilliÄŸinde yaÅŸamın güzelliÄŸini yüreÄŸimizde hissederiz. Karşıdan baktığım, bilmediÄŸim ve hiç gitmediÄŸim daÄŸların içinde yürüme arzum görmediÄŸim, bilmediÄŸim ve tanımadığım insanların arasına attı.
Likya’nın DaÄŸlar ve Yaylaları grubun üyeleriyle tanışmam bir arkadaşımın sözü ile rastlantı olarak gerçekleÅŸti. Kısaca Likyalılar dediÄŸimiz grubun ve daÄŸların rehber hocası kurucusu Ömer Faruk GülÅŸen ile telefonda tanıştım. Sesindeki güven veren, babacan ve sevgi dolu tavrıyla beni Likya’nın DaÄŸları ve Yaylaları grubunun gezi etkinliÄŸinde görmek istediÄŸini bildirdi. ArkadaÅŸlarımla beraber Manavgat’tan yola çıkıp Antalya’da yürüyüÅŸ gezilerine katılmaya baÅŸladım. Ömer hocamın bir baba gibi candan, bir arkadaÅŸ gibi sıcak, bir dost gibi güven veriÅŸi yüreÄŸimdeki korku rüzgârlarını savurdu gitti. DaÄŸları elinin avucunun içi gibi bilmesi, hangi mevsimde o yörenin gezilmesi, bir öÄŸretmen gibi daÄŸların özelliÄŸini anlatıp söylemesi ve insanlara sevgi ve saygı göstermesi Ömer hocamı deÄŸerli insan kılıyor gözümde. Birlikte hareket etmek, yardım etmek, birlikte dinlenmek, birlik içinde yemek ve hep birlikte eÄŸlenerek paylaşımcı olma duygularını insanlara aşılayan Ömer Faruk hocam; her ÅŸeyin ötesinde insana insan olmanın güzelliÄŸini de yaÅŸatıyor. Heybetli fiziÄŸine bakınca tam bir daÄŸ adamı sanırsın fakat sözleri ve davranışlarıyla sevgi çiçeklerini güneÅŸ yangını gibi yürekten su gibi akıtır karşısındakine.
DaÄŸların yollarını, patikalarını, geçitlerini, oba yerlerini, akar çeÅŸmelerini, eski ve yeni adlarını, hangi bitki türlerinin yetiÅŸtiÄŸini, bizden önce yaÅŸanılan anıları aktarırken bilgisine ve hafızasına hayranlıkla bakıyorsun. Kendi dünyasında yaÅŸadığı fırtınayı, sevincini, acısını ve kaygısını gizemli daÄŸlarında attığı her adımda gölgesinde taşıyor. Hüznünü bulutlar taşırken, sevincine çiçek açarken, sevdasını daÄŸlara saklarken, gülümseyen gözleriyle bakarken, düÅŸünceli yürürken, insanları tavırlarını süzerken, insanlara yol gösterirken Ömer Hocam; rehber, doktor ve öÄŸretmenliÄŸin duygusal göçünü çekiyor en önden. “Huuuyttt” diye gür sesiyle insanların dikkatini toplayarak birlikte yürüdüÄŸümüzü bir an olsun arada hatırlatarak doÄŸanın içinde yankılanıyor yalnızlığımız.
Çok iyi bir gözlemcidir, ayrıca gözleriyle, sözleriyle elekten geçirir insanları. Yaşının yorgunluÄŸuna raÄŸmen erinmez, yerinmez ve fethedilmez kale gibi durur karşı kıyıdan. Koca çınar gibi önderlik ederken hoÅŸgörüsüyle yıllanmış, sevgiyle yoÄŸrulmuÅŸ, doÄŸaya sevdasıyla yanmış yol arkadaÅŸlarıyla, yol alıyor Ömer Faruk GülÅŸen. Antalya’da Toros daÄŸlarının eteklerinde, bizden öce yaÅŸayan insanların izinde, doÄŸanın güzellikleri içinde, bir çoban evinde, bir aÄŸacın gölgesinde, bir tepenin seyrinde, yalnız kalan akar çeÅŸmesinde, sabahın serinliÄŸinde, taÅŸların sarp geçidinde, daÄŸların zirvesinde ve sönmeyen çoban ateÅŸlerinde bizim yolculuÄŸumuz yaÅŸadıkça sürecek.
Ayak atınca, el tutunca ve yürek atınca her nefesimizde yaÅŸadığımız gizli cennetin gizemli yolcularıyız bizler. Bin bir çeÅŸit bitkinin, aÄŸaçların ve çiçeklerin arasında özgürlüÄŸümüzün tadını alırız. Beton yığınlarının arasından bir nefes alabilmek, hayatın yorgunluÄŸunu atabilmek için sevdiÄŸimize koÅŸar gibi gidiyoruz daÄŸlara. Her hafta Pazar günleri vakit ayırmaya çalışıyorum daÄŸları gezmek için. Gidemedim mi bir yarım bende, bir yarım daÄŸlarda kalıyor sanki. Yeni dostluklar ediniyor insan. Hüzünlü, sevinçli, sevdalı, acılı, gizemli, oluru olmaza katan insanların yakıp kül ettiÄŸi hayat ateÅŸlerinin arasında geziyorsun. Hayatta kendine deÄŸer katamayanları da görüyorsun, insan olmanın güzelliÄŸini sana yaÅŸatanları da tanıyorsun. Ä°lk gülümsemesinde bahar çiçekleri gibi açan dost insanları yüreÄŸinin derinliklerinde kucaklıyorsun. Ya da kendini Kaf dağında görenleri de karanlıklarda kendi hallerinde bırakıyorsun.
Likyalı dostlardan Emine; güneÅŸ misali gülümseyen, içten davranan hayatın varlığını ve yokluÄŸunu yaÅŸamış insan. Güzel düÅŸünceleriyle art niyetsiz, gülen yüzüyle ve sevgisiyle yangın dost.
Ali Kemal; sanki aÄŸzı var dili yok sessiz, sedasız elinde fotoÄŸraf makinesi karınca, sözü aÄŸzından kerpetenle aldığın ser verip sır vermeyen yüreÄŸi iyiliklerle dolu kardeÅŸim.
Celal; deli dolu baÄŸlasan durmaz neÅŸeli, duyarlı, samimi, iyilikten yana sözünü sakınmaz ve olduÄŸu gibi yapmacık deÄŸil.
Esra; hayatın hüzünlerini taşır sanki oysa gülmek yakışıyor ona. Açmasa da derdini bin derdini örter sisli daÄŸlar.
DiÄŸer Esra gizemli gelir bana. Bizden ayrı durur sanki ama herkesi gözlemliyor dedektif gibi.
Gönül, amcamın kızı; gülen yüzünü esirgemez can içinde can bana. Gezinin sayesinde uzağı yakın etti ve aynı göÄŸün altında uzak deÄŸiliz kardeÅŸimle. Yıldız kardeÅŸim neÅŸeli haliyle sevimli bir bebek yanımızda. Gülünce yankılanıyor güzelliklerin içinde.
Alma; Hababam Sınıfı gibi, sevgi dolu neşeli.
Meltem; en sonda artçı yine hep bizim izleri takip eder, sakin göl misali durgun ama sevdiklerine her ÅŸeyini veren yürekli biri.
Haluk abi; Ömer hocanın takipçisi daÄŸları seven duyarlı birisi. Ömer hocanın fırçasından kurtulamıyor bir türlü.
Canan; candan davranıyor, gülüÅŸüyle sıcak ve sempatik.
Veli hocama laf yok duyarlı ve tutarlı mesafeli bir öÄŸretmen.
Baran; yapmacıksız içten aynı zaman da sabır taşı. Dost insanlar yazmakla anlatılmaz hatam varsa affınıza sığınıyorum.
DaÄŸlar bütün beyin ve yürek yorgunluÄŸumu alıyor. DaÄŸların içinde yürümek her zaman bana yeni bir yeri görmenin ve tanımanın zevkini verdi. DoÄŸanın içinde kendim olmayı dış dünyadan kopup bir anlığına da olsa daÄŸların içinde bir nefes almayı seviyorum. DoÄŸanın kıymetini bilmeli insan. Kendinize zaman ayırıp daÄŸlardaki sakinliÄŸin güzelliÄŸiyle baÅŸ baÅŸa kalın. Benim için daÄŸlar yüreÄŸimin mutluluÄŸa göç ettiÄŸi yoldur.
Likyalı dostlarla yine yürümeye imkânım el verdikçe daÄŸlarda gezmeye gideceÄŸim. Yola gidenlerin yolu açık olsun.