Mehmet KOCAAKÇA Yazarın Tüm Yazıları
Mehmet KOCAAKÇA
UYANIK...
Ahmetler’de eskiden yük taşımada kullanılan develerimiz de vardı. Yaylacılık ve yörüklük azaldı; teknoloji geliÅŸti ve biraz da motorize olduk. Bu nedenle develer artık yok; bir gün ortadan kayboldular. Ne demiÅŸler? “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.”
Develer ortadan kaybolunca köyümüzde yük taşımacılığı daha çok at, eÅŸek ve katır gibi hayvanlara kaldı. Tarlaya, bahçeye bunlarla gidilir. Odun, dal, buÄŸday, üzüm, elma yükleri bunlara yüklenip getirilir. DaÄŸlık arazilerde yaÅŸadığımız için birçok tarlaya ve bahçeye araçla ulaşım yoktur. Bu hayvanlar bazen uzun yolda binmek için de kullanılır.
Bir sene, Yusuf Küçükakça satmak için dört beÅŸ tane katır alır ve katırlardan birini kendisine ayırır. DiÄŸerlerini köylülere satar. Fakat kendisine kalan huysuz çıkar. Hayvan kimseyi yanına yaklaÅŸtırmaz, ahırda yem verdirmez, sırtına yük attırmaz, üstüne kimseyi bindirmez.
Yusuf, sürekli huysuz olan bu katırla uÄŸraÅŸmaktan bıkar. Bir gün evin önünde öfkeli ÅŸekilde dolaşırken yanına Gumit'in Ahmet Demir gelir.
Ahmet Demir, Yusuf’u böyle düÅŸünceli görünce dayanamaz, sorar:
"Yusuf abi n’oldu, bu öfken kime?"
"Sorma Ahmet, bi katır belasına çattım huysuz çıktı…"
"Abi, katır nerde? Ben bi bakayım.”
Ahmet Demir; ahıra girer ama katır yaklaÅŸtırmaz yanına. Dışarı çıkar;
"Yusuf abi, bu katır geldiÄŸinde de böyle miydi?"
"Yok, deÄŸildi; bir iki gün sonra böyle oldu."
"Abi, seni kandırmışlar…"
"Nasıl yani?"
Ahmet Demir, devam eder:
"Nasıl olacak katıra rakı içirmiÅŸler; uslanmış, sonra da sana satmışlar…"
“Ciddi misin?”
"Yusuf abi, boş ver; gel biz de aynısını yapalım, katırı satalım."
Yusuf düÅŸünür:
"Olur mu öyle?"
“Olur abi, neden olmasın? Köylüye satılık diyelim biz de…"
Hemen uygulamaya baÅŸlarlar. Katırın içtiÄŸi suya rakıyı gündelik olarak dökerler.
Bir süre sonra Tavcı (Ramazan Vural), katıra talip olur.
Tavcı ve kardeÅŸi Gök Mahmut, katırı almak için bakmaya gelirler. Gök Mahmut, çok uyanık geçinir ya… Alttan girer, üstten çıkar; ama katır hiç huysuzluk etmez.
Ahmet Demir;
"Mahmut aÄŸa! Ramazan amca! Bu katır sizin iÅŸinizi görür, alın bunu."
Bütün olup bitenleri bilen Yusuf Küçükakça'nın eÅŸi Teslime de arada bir söylenir:
"Satmayın katırı, bize lazım olur." Sanki satılmasına gönlü yoktur…
Alıcılar sonunda katırın uslu durmasıyla onun uysal bir hayvan olduğuna karar verip katırı beğenirler. Pazarlık edilir:
Gök Mahmut, abisi Tavcı’ya döner;
"Aga bundan iyisi can saÄŸlığı, alalım bu katırı…" der.
Tavcı Katır'ı alır gider. Katırı alır ama huylu huyundan vazgeçer mi? Aradan birkaç gün geçer; katır huysuzluk etmeye baÅŸlar. Biraz sabır, biraz uÄŸraÅŸ; deÄŸiÅŸen bir ÅŸey yok.
Katır, insanı ahıra bile katmıyor…
Derken Tavcı’nında sabır tükenir. Katır'ı alır ahırdan, GüÄŸlen tarafına götürür. Dağın içinde silahla vurur ve katırı son yolculuÄŸuna gönderir.
Bir vakit sonra Tavcı gerçeÄŸi duyar.
Yolda Ahmet Demir'le karşılaşır. Yanında baÅŸka köylüler de vardır. Ahmet’e;
"Uyanık" der; "Hep senin başının altından çıktı bu deÄŸil mi?”
Oradakiler gülüÅŸürler….
Bu laftan sonra da Ahmet Demir’e artık herkes "Uyanık" demeye baÅŸlar.