Mehtap ÖZ Yazarın Tüm Yazıları
Mehtap Öz TekirdaÄŸlı anne babadan, Burdur ili YeÅŸilova ilçesinde doÄŸdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları KeÅŸan ile TekirdaÄŸ arasında geçti. Ä°lk, orta ve lise eÄŸitimini KeÅŸan'da tamamladı. 1982 yılında Ä°stanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girerek 1...
YOLCULUK…
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Oldukça geliÅŸmiÅŸtik hepimiz. Boylarımız uzamış, pırıl pırıl parlayan gövdelerimiz kalınlaÅŸmıştı. Sabah akÅŸam fırçalanıyor, mis kokulu ÅŸampuan ve kremlerle yıkanıyorduk. YumuÅŸacık havlular kuruluyordu bedenlerimizi. Sedef taraklarla taranıp, modelden modele giriyorduk. VaroluÅŸ süreleri bitip bizlerden ayrılan arkadaÅŸlarımızı özlesek de halimizden memnunduk.
Bir sabah neÅŸeli şıkırtılarını iÅŸittim çalışkan bir makasın. AÄŸzını açarken duyduÄŸum ezginin verdiÄŸi neÅŸe, bir giyotine benzeyen kapanışında bile azalmadı. Ä°ÅŸine olan sevgisi ve saygısı hareketlerine yansımış olan makas, incitmeden, üzmeden ayırdı bizi süslediÄŸimiz o güzel baÅŸtan. Sonra bir el kavradı hepimizi, şık bir kutuya yerleÅŸtirdi. GeniÅŸti kutu, kadife kaplıydı diye hatırlıyorum. Kapağı kapanınca hoÅŸ bir koku ile sarmalandık. Meraklı bir bekleyiÅŸten sonra açılan kapak, içeriye parlak ışık beraberinde ılık bir havayı davet etti. YumuÅŸacık bir el tarayıp ayırdı boylarımıza göre. Sonra bir güzel yıkandık. Özenle kurutulduk. Bu esnada diÄŸer arkadaÅŸlarımın tedirginliÄŸine raÄŸmen çok rahat olduÄŸumu hissettim. Bir araya getirilip, tül benzeri bir yüzeye dikildik. Bu yüzeye ‘saç filesi’ deniyormuÅŸ, konuÅŸulanlardan anladım. Başımıza ilk kez böyle bir olay geliyordu. DikiÅŸ esnasında canımız yansa da hiç belli etmedik birbirimize.
Ardından dikkatli bakışlarla incelendik ve süslemek için bir başın üzerine yerleÅŸtirildik. Birkaç meraklı göz tarafından izlendik dikkatle. Hatta bir el okÅŸadı hepimizi. BeÄŸenilmek kimin hoÅŸuna gitmez ki, içim içime sığmadı o an. Kalbim baÅŸka diyarlara giden bir bulutun hafifliÄŸiyle çarptı.
Çok ünlü bir ses sanatçısının omuzlarından ÅŸelale olup döküldük daha sonra. Her konser için modelimiz deÄŸiÅŸti. Bazen tepesinden topuz olup gülümsedik. Ayrı ayrı tek tek örülüp selam verdik saÄŸa sola bazen. Kah dümdüz tarandık kah kıvır kıvır oynaÅŸtık. Her zaman çok memnundu bizden. At kuyruÄŸu ÅŸeklinde tepesinden aÅŸağılara sarksak da güzel yüzüne çok yakıştık, öylesine bıraksa da.
Her kemoterapi sonrası kafasından çıkarıp hırsla fırlatıp attığı zamanlarda hiç gücenmedik. Sonra kendisine geldiÄŸinde gözyaÅŸlarından öpmek istedik onu. Ne kadar eskisek de vazgeçmedi bizden. Biz de beraberce direndik eskimeye karşı. Ä°lk günlerdeki parlaklığımız kalmasa da yine alımlı, yine güzeldik.
Ama bir konser sonrası ayrıldı yolumuz… Çok özel bir dinletide izleyicilerden genç bir kızdı. En ön sırada oturan gruptaydı. Bizden ayırmadığı bakışlarındaki hayran pırıltı konser sırasında hiç sönmedi. Konser arasında kulise gelen bu özel grubun içinden sıyrılıp okÅŸadı bizi. Ellerinin titremesini anlamadık ilkin. Parmaklarının dokunuÅŸundan ruhundaki yangını hissettik sonra hepimiz birden. “Saçlarınız harika. Benim asla böyle saçlarım olamayacak.” dediÄŸi anda döküldü gözlerinden yaÅŸlar. Oldukça seyrelmiÅŸ cansız saçların çevrelediÄŸi güzel yüzünü ıslattılar.
Konserin ikinci yarısında sahnedeki saçsız sanatçımızı izledik genç kızın mutlu başından. Ve çılgınca alkışladık…