KUYUYA DÜÅžEN EÅžEK
Adamın birinin eÅŸeÄŸi, bir kuyuya düÅŸmüÅŸ.
Hayvancağız saatlerce acı içinde kıvranıp durmuÅŸ; kendi dilince bağırıp duruyormuÅŸ. Onun sesini duyan sahibi gelip bakmış ki durum çok kötü; zavallı eÅŸeÄŸi kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor.
Bu zor durum karşısında kendini eÅŸeÄŸi kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırmış. Köylüler bakmışlar ki eÅŸek yaralı ve mahzun bir ÅŸekilde acıdan kıvranıyor. Bunu çıkarsak bile yaralı eÅŸek iÅŸe yaramaz diye söylenmiÅŸler. Sonunda;
“Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.” demiÅŸler.
Bunun üzerine hemen ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atmaya baÅŸlamışlar. Niyetleri kuyuyu toprakla doldurarak hayvanın daha fazla acı çekmemesini ve orada ölmesini saÄŸlamak…
Zavallı hayvan, atılan topraklar üzerine geldikçe silkinerek, kendini kurtarmaya çalışmış. Böylece her seferinde atılan topraklar dibe çökerek birikmeye baÅŸlamış. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselmiÅŸ ve sonunda yaralı eÅŸek yukarıya kadar çıkarak kuyuda ölmekten kurtulmuÅŸ.
Köylüler bu iÅŸe ÅŸaşırmışlar ve ağızları açık bakakalmışlar.
Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; bazen de birileri üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışır. Her türlü yük ile kuyudan çıkmanın yolu, bu yükü silkeleyip bir adım yükselmektir.
GördüÄŸünüz gibi bunlarla baÅŸ etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak deÄŸil, düÅŸünüp silkinmek ve zorluklardan kurtulmaya çalışarak kurtuluÅŸa adım atmaktır. En derin kuyularda olsak bile bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden kuyudan bir çıkış yolu bulabilir insan. O nedenle ayaÄŸa kalkın, silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın.